Bu ülkede gündem artık bir haber değil, bir mühendislik ürünü. Kim hangi konuyu konuşacak, kim hangi kelimeye takılacak, kim kime öfkelenecek, hepsi özenle planlanıyor. Sürekli açık gündemlerle oyalanıp duruyoruz. Ekonomi mi? Eğitim mi? Adalet mi? Hayır, hayır onları sonra konuşuruz. Halkın dikkatini bir noktaya çevirmek, diğer her şeyi görünmez kılmanın en kolay yolu haline geldi.
Gerçek sorunlara kulak tıkattırıyorlar. Döviz kurları uçuyor, ekonomi çöküyor, emekli pazarda hesap yapamıyor, tarım çöküyor, sanayi üretemiyor, gençler bavulunu toplayıp gidiyor... Ama televizyonlarda hâlâ “kimin ne dediği”, “hangi sanatçının ne giydiği”, “hangi sporcunun hangi hareketi yaptığı” tartışılıyor. Çünkü gerçek sorunların konuşulması, bazılarını rahatsız ediyor.
Her hafta bir “yapay gündem” servis ediliyor. Bir tweet, bir afiş, bir kelime... Sonra ekranlarda kavga, sosyal medyada linç, sokakta sessizlik. Bu düzenin tek kuralı şu: Gerçekleri konuşma, öfke üret.
Ülke bilgi yerine polemiklerle, analizler yerine öfkeyle, çözüm yerine suçluyla yönetiliyor. Oysa ülke öfkeyle değil, akılla yönetilir. Kavgayla değil, objektif ve bilimsel planlarla kurtulur. Ama biz öyle bir noktadayız ki, eleştiren “hain”, sorgulayan “terörist”, çözüm arayan “marjinal” ilan ediliyor. Böyle bir atmosferde, kim gerçek sorunları gündeme getirebilir?
Kumun içine gömülen kafalar sadece gerçeklerden uzaklaşmaz. Zamanla nefessiz de kalır. Toplumun da nefesi daralıyor artık. Çünkü yapay gündemlerin sisinde, hem aklımızı hem de geleceğimizi kaybediyoruz.
Artık birilerinin şunu söylemesi gerekiyor:
Bu millet, sansasyon değil çözüm, slogan değil politika, öfke değil adalet istiyor. Gerçek gündem açlık, işsizlik, adaletsizliktir. Gerisini kim ne kadar bağırırsa bağırsın, tarih onları süpürüp atacaktır.
Saygılarımla..