Tözok Başkanı Öztürk: "Dünyada Özel Eğitim Kurumlarında Kdv Olan Tek Ülke Türkiye'

Gündem (Anka) - Anka Haber Ajansı | 25.06.2022 - 12:46, Güncelleme: 25.06.2022 - 12:48 3629+ kez okundu.
 

Tözok Başkanı Öztürk: "Dünyada Özel Eğitim Kurumlarında Kdv Olan Tek Ülke Türkiye'

Türkiye Özel Okullar Derneği (TÖZOK) Başkanı Zafer Öztürk, pandemiyle başlayan süreç, ekonominin geldiği durum ve yüksek enflasyonla beraber özel eğitim kurumlarının büyük bir darboğaza girdiğini; 2 bin civarında özel okulun kapanırken, kontenjanların ise yaklaşık yüzde 50’sinin boş olduğunu söyledi. Dünyada özel eğitim kurumlarında KDV olan tek ülkenin Türkiye olduğunu dile getiren Öztürk, okullara inşaat sektörüne olduğu gibi uygun kredi verilmesini, özel okula giden öğrencilere istisnasız biçimde destek sağlanmasını istedi.

Türkiye Özel Okullar Derneği (TÖZOK) Başkanı Zafer Öztürk, pandemiyle başlayan süreç, ekonominin geldiği durum ve yüksek enflasyonla beraber özel eğitim kurumlarının büyük bir darboğaza girdiğini; 2 bin civarında özel okulun kapanırken, kontenjanların ise yaklaşık yüzde 50’sinin boş olduğunu söyledi. Dünyada özel eğitim kurumlarında KDV olan tek ülkenin Türkiye olduğunu dile getiren Öztürk, okullara inşaat sektörüne olduğu gibi uygun kredi verilmesini, özel okula giden öğrencilere istisnasız biçimde destek sağlanmasını istedi. TÖZOK Başkanı Zafer Öztürk, özel eğitim kurumlarında yaşadıkları sıkıntılara ilişkin ANKA Haber Ajansı’na konuştu. Pandemiden itibaren Türkiye’de eğitimin yavaşladığına dikkat çeken Öztürk, “Burada bizim en büyük handikabımız, okullarımızın kapalı kaldığı gün sayısı oldu. Gelir seviyesi yüksek ülkelerle kıyaslandığında bizim okullarımız dünya sıralamasında ne yazık ki üst sıralarda kaldı. Bir ortaokulda 180 okul gününün 140 günü kadar okullarımız kapalı kaldı. Okul öncesi okullarımız, anaokullarımız bu süreçte en büyük darbeyi aldılar. Okul öncesi eğitim zorunlu değil. Genç ebeveynler küçük yaşlardaki çocuklarını pandemi döneminde okullardan çekmek durumunda kaldılar. Pandemiyle başlayan süreç bizi bugünlere getirdi” dedi. “14 BİN CİVARINDA ÖZEL OKUL SAYISINA ULAŞTIK PANDEMİDEN ÖNCE” Pandemi döneminde dünyada yaşanan ekonomik krize bağlı olarak yaşanan tedarik zincirinin kırılmasına vurgu yapan Öztürk, şu bilgileri aktardı: “Bizim ülkemizde de yaşadığımız enflasyon var. Son 10 senede Türkiye’de özel okulculuğun nicelik anlamda büyük bir gelişmişlik gösterdiğini söyleyebiliriz. 14 bin civarında özel okul sayısına kadar vardık salgından önceki ve ekonomik krizden önceki dönemlerde. Bu çok ciddi bir rakamdı. Bu da bir milyon 400 bin civarında öğrenciyi içerisinde bulunduruyordu. Pandemiyle başlayan süreçte, bugün de geldiğimiz ekonomik darboğazda yaşanılan enflasyon, bütün sektörleri olduğu gibi eğitim sektörünü de etkiledi. Bizim diğer sıkıntılarımız da bu süreçte etkili oldu. Özellikle yüksek enflasyonla ilgili ücret artışları ve okul ücretlerinin üzerine yapılacak olan artışların sınırlandırılması. Reel piyasaların gösterdiği enflasyonun çok altında bize ücret artışına müsaade edildi ama buna paralel olarak bizim en önemli gider kalemimiz olan çalışanlarımızın ücretlerinde, asgari ücretle beraber, memur ücretlerine gelen artışla beraber büyük bir dengesizlik ve arada uçurum söz konusu oldu. Bu, okullarımızı darboğaz içerisine soktu.” “2 BİN CİVARINDA OKUL KAPANDI” Öğretmenlerin en iyi ücreti hak ettiğini ve alması gerektiğini de söyleyen Öztürk, “Öğretmen sosyal refahını sağlarsa sınıfta çocuklarına verimli olup onlara bilgi aktarımını sağlayabilir. Bu bağlamda, okul ücretleri artışına getirilen sınır, okullarımızın kendi kaynaklarını kullanmada elini daralttı diyebilirim” diye konuştu. Öztürk, kapanan özel okul sayılarına ilişkin de şu bilgileri paylaştı: “Verilerimiz, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan aldığımız verilerimiz şöyle: Özel eğitimin en yüksek olduğu dönemde, bir milyon 450 bin civarında öğrenciye gelmiştik. Okul sayısı da 14 bine yakındı. Bugün geldiğimiz noktada, en son verilere baktığımızda, 2022 verilerinde, şu anda öğrenci sayısı bir milyon 235 bin gibi bir rakam. Okul sayısı da 11 bin 900. Buna göre, 2 bin civarında okulun kapanmış olduğunu görüyoruz. Bizim okullarımız, bir eğitim yılı dahilinde işleyişlerini sürdürürler. Eylülde açılırız, haziranda kapanırız. Bu süreçte de bazı endişelerimiz var. Şu anda bir milyon 250 bin öğrencimiz var diyoruz ama okullarımızdaki kontenjan 2,5 milyon. Kontenjanların yarısı şu anda boş durumda. Sayılar ciddi düştü. Bundan dolayı da önümüzdeki sene için, pandemi döneminde gelen ekonomik sıkıntılardan dolayı daha da okulun kapanacağını ne yazık ki söyleyebiliyorum. Şimdiden bunları duyuyoruz kendi çevremizden. Sektör ciddi anlamda sıkıntıda. Orta gelir grubunda yaşanan erozyon, hayat pahalılığının yüksekliği, en fazla orta direk grubunu vurdu.” “BİZE ENFLASYONUN ÇOK ALTINDA FİYAT DAYATMASI OLDU” Özel okulun lüks olmaktan çıkıp ihtiyaç hâline geldiği görüşünü dile getiren Öztürk, eğitimin de pahalı bir hizmet olduğu gerçeğine de işaret etti. Özel okulların başarılı öğrencilere burs imkânı tanıdıklarını anlatan Öztürk, şöyle devam etti: “Bu bile artık kurtarmaz bir pozisyona geldi. Çünkü gerçekten maliyetler ciddi anlamda yükseldi. Buna paralel olarak okul fiyatları arttı. Okul fiyatları olması gerektiği kadar da arttı diyemem. ÜFE artı TÜFE gibi bir formülümüz var bizim. Yani biz özel okul istediği gibi fiyat açıklayamaz. Ara sınıflardaki artış bu bahsettiğim formülle sınırlıdır. Bize bununla ilgili enflasyonun çok daha altında fiyat dayatması oldu ister istemez. Bunun sıkıntısı, sürdürülebilir olmasının dışında kalmasından kaynaklı. 36,7’lik maksimum bir artış oranı verildi. Bu, ocak ayında sabitlendi. Normalde özel okullarımız, mayıs ayına kadar fiyat açıklama hürriyetine sahiptiler. Bu, bu sene yapılamadı. Dolayısıyla enflasyonun çok altında kalan bir okul ücret artışı oldu. Bu tabii ara sınıflarda oldu. Bu velilerimize kolaylık olsa dahi o refahı tam anlamıyla sağlamadı.” “10- 15 SENE ÖNCE ÖZEL OKULLARDAKİ ÖĞRETMENLERİN ÜCRETLERİ, DEVLETTEKİLERİN 2- 3 KATIYDI” Ekonominin geçiş dönemlerinde kayıplar olabileceğini belirten Öztürk, şunları söyledi: “Orta sınıfta yaşanan ekonomik erozyonun okullara da bir yansıması diyebiliriz. Bizim okul ücretlerine yaptığımız artış yüzde 36,7. Bizim o dönem yaptığımız hesaplamalar, 62,98 gibi bir enflasyon ÜFE artı TÜFE verisi veriyordu bize. Bununla paralel olarak asgari ücrete yüzde 50’lik artış, memur ücretlerine artış yapıldı ve temmuz ayında memur ücretlerine yüzde 40’lık daha zam yapılacak. Özel okulların, öğretmenlerine verdiği ücretin devlet okullarından hiçbir surette aşağıda kalmaması gerekiyor. Bundan 10- 15 sene kadar önce özel okullardaki öğretmenlerin ücretleri, devlet okullarındaki öğretmenlerin ücretinin neredeyse 2- 3 katıydı. Bugün bu durum kapandı. Yıllardır bu sektörde olmuş, eğitime gönül vermiş değerli kurumlarımızın bu ekonomik çalkantıda ciddi darboğaza girdiklerini görüyoruz. Bu bizi gerçekten üzüyor.” “SON ÜÇ YILDA ÖĞRETMEN SAYISI 170 BİNDEN 154 BİNE DÜŞTÜ” TÖZOK Başkanı Zafer Öztürk, enflasyon verileri açıklandığında sektörel bazda en az ücret artışı yapılmış iki sektörün haberleşme ve eğitim olduğunu belirtti. Bu süreci atlatamayacak kurumlar olduğunu da vurgulayan Öztürk, özel okullardaki öğretmen sayılarına ilişkin de “Bugün bizim okullarımızda öğretmen sayımız 154 bine düşmüş. Son üç senenin rakamlarını söylüyorum. Bu sayı pandemiden önce 170 bin civarındaydı. Bu bir istihdam kaybıdır” bilgilerini paylaştı. “ÖZEL OKULA GİDEN HER ÖĞRENCİYE DEVLET KATKI SAĞLAYABİLİR” “En azından şu geçici süre içerisinde birtakım desteklerin ve yardımların kurumdan ziyade velilere yapılmasını biz çok kıymetli buluyoruz” diyen Öztürk, taleplerini şöyle sıraladı: “Daha önce kursların kapatılması sürecinde, özel okullara çocuklarını gönderen velilere teşvik verildi. Bu, bütün dünyada yapılan bir uygulamadır. Bizde okullara herhangi bir teşvik, yatırım vs. bu gibi şeyler yok. Okullar bizde, kendi işlerini kendileri görmek durumundalar. Daha evvelki dönemlerde olduğu gibi özel okullara giden öğrenciye istisnasız bir şekilde devlet katkı sağlayabilir. Bugün devlete olan bir maliyeti vardır bir öğrencinin. En azından bu maliyet oranında çocuğun gideceği okula, çocuğa vermek suretiyle katkılar ve yardımlar sağlanabilir. Özellikle Anadolu’da, tam anlamıyla kurumsallaşmasını oturtmamış kurumlar için çok büyük bir can suyu olacaktır. “HER ÖĞRENCİYE FAİZSİZ KREDİ SAĞLANABİLİR” Her öğrenciye faizsiz, çok uygun şartlarda krediler sağlanabilir. Kırtasiye, kitap ciddi anlamda artışa uğradı. Bugün akaryakıt fiyatlarındaki artışı hepimiz biliyoruz. Bugünkü servis ücretlerinin gelecek sene ne olacağını bilemiyoruz. Öğrencilerimize birtakım krediler tanımlanabilir. Öğrenci ailelerini rahatlatmak adına kitabını, çantasını, bazı eksiklerini tamamlayacak oranlarda faizsiz krediler sağlanabilir. Okullar şimdi kapandı ama okullarımız çiçek gibi olmak zorunda. Kırılanı vardır, döküleni vardır, boyası, badanası vardır, eksik teçhizatı vardır; tamamlaması gerekir. Bununla ilgili bu tür kurumlarımıza da uygun şartlarda, uygun krediler, birçok sektörde olduğu gibi yani inşaat sektöründe yapılan birtakım teşvikler var. Bunlar da sağlanabilir. Bunlar sağlanırsa okullarımız şu süreci daha az zararla atlatırlar. Okullarımızın yaşayacağı daha az zarar, zincir fayda olarak devletimize de yansıyacaktır. “DÜNYADA, ÖZEL EĞİTİMDE KDV OLAN TEK ÜLKEYİZ” Bununla da kalmıyor. Özel okulların çok ciddi anlamda vergi yükümlülükleri de var. Eğitimde bir KDV var. Dünyada, özel eğitimde KDV olan tek ülke biziz. Bunlar da tabii aynı zamanda bütçeye de yansıyan olaylar. Eğer bu destekler sağlanırsa daha az okulumuz zarar görür. Dolayısıyla toplumsal fayda daha üst seviyede olur diye düşünüyorum.”  
Türkiye Özel Okullar Derneği (TÖZOK) Başkanı Zafer Öztürk, pandemiyle başlayan süreç, ekonominin geldiği durum ve yüksek enflasyonla beraber özel eğitim kurumlarının büyük bir darboğaza girdiğini; 2 bin civarında özel okulun kapanırken, kontenjanların ise yaklaşık yüzde 50’sinin boş olduğunu söyledi. Dünyada özel eğitim kurumlarında KDV olan tek ülkenin Türkiye olduğunu dile getiren Öztürk, okullara inşaat sektörüne olduğu gibi uygun kredi verilmesini, özel okula giden öğrencilere istisnasız biçimde destek sağlanmasını istedi.

Türkiye Özel Okullar Derneği (TÖZOK) Başkanı Zafer Öztürk, pandemiyle başlayan süreç, ekonominin geldiği durum ve yüksek enflasyonla beraber özel eğitim kurumlarının büyük bir darboğaza girdiğini; 2 bin civarında özel okulun kapanırken, kontenjanların ise yaklaşık yüzde 50’sinin boş olduğunu söyledi. Dünyada özel eğitim kurumlarında KDV olan tek ülkenin Türkiye olduğunu dile getiren Öztürk, okullara inşaat sektörüne olduğu gibi uygun kredi verilmesini, özel okula giden öğrencilere istisnasız biçimde destek sağlanmasını istedi.

TÖZOK Başkanı Zafer Öztürk, özel eğitim kurumlarında yaşadıkları sıkıntılara ilişkin ANKA Haber Ajansı’na konuştu. Pandemiden itibaren Türkiye’de eğitimin yavaşladığına dikkat çeken Öztürk, “Burada bizim en büyük handikabımız, okullarımızın kapalı kaldığı gün sayısı oldu. Gelir seviyesi yüksek ülkelerle kıyaslandığında bizim okullarımız dünya sıralamasında ne yazık ki üst sıralarda kaldı. Bir ortaokulda 180 okul gününün 140 günü kadar okullarımız kapalı kaldı. Okul öncesi okullarımız, anaokullarımız bu süreçte en büyük darbeyi aldılar. Okul öncesi eğitim zorunlu değil. Genç ebeveynler küçük yaşlardaki çocuklarını pandemi döneminde okullardan çekmek durumunda kaldılar. Pandemiyle başlayan süreç bizi bugünlere getirdi” dedi.

“14 BİN CİVARINDA ÖZEL OKUL SAYISINA ULAŞTIK PANDEMİDEN ÖNCE”

Pandemi döneminde dünyada yaşanan ekonomik krize bağlı olarak yaşanan tedarik zincirinin kırılmasına vurgu yapan Öztürk, şu bilgileri aktardı:

“Bizim ülkemizde de yaşadığımız enflasyon var. Son 10 senede Türkiye’de özel okulculuğun nicelik anlamda büyük bir gelişmişlik gösterdiğini söyleyebiliriz. 14 bin civarında özel okul sayısına kadar vardık salgından önceki ve ekonomik krizden önceki dönemlerde. Bu çok ciddi bir rakamdı. Bu da bir milyon 400 bin civarında öğrenciyi içerisinde bulunduruyordu. Pandemiyle başlayan süreçte, bugün de geldiğimiz ekonomik darboğazda yaşanılan enflasyon, bütün sektörleri olduğu gibi eğitim sektörünü de etkiledi. Bizim diğer sıkıntılarımız da bu süreçte etkili oldu. Özellikle yüksek enflasyonla ilgili ücret artışları ve okul ücretlerinin üzerine yapılacak olan artışların sınırlandırılması. Reel piyasaların gösterdiği enflasyonun çok altında bize ücret artışına müsaade edildi ama buna paralel olarak bizim en önemli gider kalemimiz olan çalışanlarımızın ücretlerinde, asgari ücretle beraber, memur ücretlerine gelen artışla beraber büyük bir dengesizlik ve arada uçurum söz konusu oldu. Bu, okullarımızı darboğaz içerisine soktu.”

“2 BİN CİVARINDA OKUL KAPANDI”

Öğretmenlerin en iyi ücreti hak ettiğini ve alması gerektiğini de söyleyen Öztürk, “Öğretmen sosyal refahını sağlarsa sınıfta çocuklarına verimli olup onlara bilgi aktarımını sağlayabilir. Bu bağlamda, okul ücretleri artışına getirilen sınır, okullarımızın kendi kaynaklarını kullanmada elini daralttı diyebilirim” diye konuştu. Öztürk, kapanan özel okul sayılarına ilişkin de şu bilgileri paylaştı:

“Verilerimiz, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan aldığımız verilerimiz şöyle: Özel eğitimin en yüksek olduğu dönemde, bir milyon 450 bin civarında öğrenciye gelmiştik. Okul sayısı da 14 bine yakındı. Bugün geldiğimiz noktada, en son verilere baktığımızda, 2022 verilerinde, şu anda öğrenci sayısı bir milyon 235 bin gibi bir rakam. Okul sayısı da 11 bin 900. Buna göre, 2 bin civarında okulun kapanmış olduğunu görüyoruz. Bizim okullarımız, bir eğitim yılı dahilinde işleyişlerini sürdürürler. Eylülde açılırız, haziranda kapanırız. Bu süreçte de bazı endişelerimiz var. Şu anda bir milyon 250 bin öğrencimiz var diyoruz ama okullarımızdaki kontenjan 2,5 milyon. Kontenjanların yarısı şu anda boş durumda. Sayılar ciddi düştü. Bundan dolayı da önümüzdeki sene için, pandemi döneminde gelen ekonomik sıkıntılardan dolayı daha da okulun kapanacağını ne yazık ki söyleyebiliyorum. Şimdiden bunları duyuyoruz kendi çevremizden. Sektör ciddi anlamda sıkıntıda. Orta gelir grubunda yaşanan erozyon, hayat pahalılığının yüksekliği, en fazla orta direk grubunu vurdu.”

“BİZE ENFLASYONUN ÇOK ALTINDA FİYAT DAYATMASI OLDU”

Özel okulun lüks olmaktan çıkıp ihtiyaç hâline geldiği görüşünü dile getiren Öztürk, eğitimin de pahalı bir hizmet olduğu gerçeğine de işaret etti. Özel okulların başarılı öğrencilere burs imkânı tanıdıklarını anlatan Öztürk, şöyle devam etti:

“Bu bile artık kurtarmaz bir pozisyona geldi. Çünkü gerçekten maliyetler ciddi anlamda yükseldi. Buna paralel olarak okul fiyatları arttı. Okul fiyatları olması gerektiği kadar da arttı diyemem. ÜFE artı TÜFE gibi bir formülümüz var bizim. Yani biz özel okul istediği gibi fiyat açıklayamaz. Ara sınıflardaki artış bu bahsettiğim formülle sınırlıdır. Bize bununla ilgili enflasyonun çok daha altında fiyat dayatması oldu ister istemez. Bunun sıkıntısı, sürdürülebilir olmasının dışında kalmasından kaynaklı. 36,7’lik maksimum bir artış oranı verildi. Bu, ocak ayında sabitlendi. Normalde özel okullarımız, mayıs ayına kadar fiyat açıklama hürriyetine sahiptiler. Bu, bu sene yapılamadı. Dolayısıyla enflasyonun çok altında kalan bir okul ücret artışı oldu. Bu tabii ara sınıflarda oldu. Bu velilerimize kolaylık olsa dahi o refahı tam anlamıyla sağlamadı.”

“10- 15 SENE ÖNCE ÖZEL OKULLARDAKİ ÖĞRETMENLERİN ÜCRETLERİ, DEVLETTEKİLERİN 2- 3 KATIYDI”

Ekonominin geçiş dönemlerinde kayıplar olabileceğini belirten Öztürk, şunları söyledi:

“Orta sınıfta yaşanan ekonomik erozyonun okullara da bir yansıması diyebiliriz. Bizim okul ücretlerine yaptığımız artış yüzde 36,7. Bizim o dönem yaptığımız hesaplamalar, 62,98 gibi bir enflasyon ÜFE artı TÜFE verisi veriyordu bize. Bununla paralel olarak asgari ücrete yüzde 50’lik artış, memur ücretlerine artış yapıldı ve temmuz ayında memur ücretlerine yüzde 40’lık daha zam yapılacak. Özel okulların, öğretmenlerine verdiği ücretin devlet okullarından hiçbir surette aşağıda kalmaması gerekiyor. Bundan 10- 15 sene kadar önce özel okullardaki öğretmenlerin ücretleri, devlet okullarındaki öğretmenlerin ücretinin neredeyse 2- 3 katıydı. Bugün bu durum kapandı. Yıllardır bu sektörde olmuş, eğitime gönül vermiş değerli kurumlarımızın bu ekonomik çalkantıda ciddi darboğaza girdiklerini görüyoruz. Bu bizi gerçekten üzüyor.”

“SON ÜÇ YILDA ÖĞRETMEN SAYISI 170 BİNDEN 154 BİNE DÜŞTÜ”

TÖZOK Başkanı Zafer Öztürk, enflasyon verileri açıklandığında sektörel bazda en az ücret artışı yapılmış iki sektörün haberleşme ve eğitim olduğunu belirtti. Bu süreci atlatamayacak kurumlar olduğunu da vurgulayan Öztürk, özel okullardaki öğretmen sayılarına ilişkin de “Bugün bizim okullarımızda öğretmen sayımız 154 bine düşmüş. Son üç senenin rakamlarını söylüyorum. Bu sayı pandemiden önce 170 bin civarındaydı. Bu bir istihdam kaybıdır” bilgilerini paylaştı.

“ÖZEL OKULA GİDEN HER ÖĞRENCİYE DEVLET KATKI SAĞLAYABİLİR”

“En azından şu geçici süre içerisinde birtakım desteklerin ve yardımların kurumdan ziyade velilere yapılmasını biz çok kıymetli buluyoruz” diyen Öztürk, taleplerini şöyle sıraladı:

“Daha önce kursların kapatılması sürecinde, özel okullara çocuklarını gönderen velilere teşvik verildi. Bu, bütün dünyada yapılan bir uygulamadır. Bizde okullara herhangi bir teşvik, yatırım vs. bu gibi şeyler yok. Okullar bizde, kendi işlerini kendileri görmek durumundalar. Daha evvelki dönemlerde olduğu gibi özel okullara giden öğrenciye istisnasız bir şekilde devlet katkı sağlayabilir. Bugün devlete olan bir maliyeti vardır bir öğrencinin. En azından bu maliyet oranında çocuğun gideceği okula, çocuğa vermek suretiyle katkılar ve yardımlar sağlanabilir. Özellikle Anadolu’da, tam anlamıyla kurumsallaşmasını oturtmamış kurumlar için çok büyük bir can suyu olacaktır.

“HER ÖĞRENCİYE FAİZSİZ KREDİ SAĞLANABİLİR”

Her öğrenciye faizsiz, çok uygun şartlarda krediler sağlanabilir. Kırtasiye, kitap ciddi anlamda artışa uğradı. Bugün akaryakıt fiyatlarındaki artışı hepimiz biliyoruz. Bugünkü servis ücretlerinin gelecek sene ne olacağını bilemiyoruz. Öğrencilerimize birtakım krediler tanımlanabilir. Öğrenci ailelerini rahatlatmak adına kitabını, çantasını, bazı eksiklerini tamamlayacak oranlarda faizsiz krediler sağlanabilir. Okullar şimdi kapandı ama okullarımız çiçek gibi olmak zorunda. Kırılanı vardır, döküleni vardır, boyası, badanası vardır, eksik teçhizatı vardır; tamamlaması gerekir. Bununla ilgili bu tür kurumlarımıza da uygun şartlarda, uygun krediler, birçok sektörde olduğu gibi yani inşaat sektöründe yapılan birtakım teşvikler var. Bunlar da sağlanabilir. Bunlar sağlanırsa okullarımız şu süreci daha az zararla atlatırlar. Okullarımızın yaşayacağı daha az zarar, zincir fayda olarak devletimize de yansıyacaktır.

“DÜNYADA, ÖZEL EĞİTİMDE KDV OLAN TEK ÜLKEYİZ”

Bununla da kalmıyor. Özel okulların çok ciddi anlamda vergi yükümlülükleri de var. Eğitimde bir KDV var. Dünyada, özel eğitimde KDV olan tek ülke biziz. Bunlar da tabii aynı zamanda bütçeye de yansıyan olaylar. Eğer bu destekler sağlanırsa daha az okulumuz zarar görür. Dolayısıyla toplumsal fayda daha üst seviyede olur diye düşünüyorum.”

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gunestv.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Malatya haberleri