Gündem

TİP Hayvan Hakları Komisyonu: "Birilerinin cebi dolacak diye Anayasa'da tanınmış yaşam hakkının ihlal edilmesi ileride kitlesel ihlallerin de önünü açacak"

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hayvan Hakları Komisyonu, yarın Anayasa Mahkemesinin (AYM) esastan görüşeceği sokak hayvanları yasasının Anayasa'ya aykırı olduğunu belirterek, "Yasa değişikliği devlet eliyle bir katliama, ülkeyi çığlıklara boğan bir kıyıma dönüşmüştür. Dolayısıyla bu yasa ne bilimsel ne hukuki ne de etik bir zemine oturmaktadır" açıklamasını yaptı.

Abone Ol

(ANKARA) - Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hayvan Hakları Komisyonu, yarın Anayasa Mahkemesinin (AYM) esastan görüşeceği sokak hayvanları yasasının Anayasa'ya aykırı olduğunu belirterek, "Yasa değişikliği devlet eliyle bir katliama, ülkeyi çığlıklara boğan bir kıyıma dönüşmüştür. Dolayısıyla bu yasa ne bilimsel ne hukuki ne de etik bir zemine oturmaktadır" açıklamasını yaptı.

AYM sahipsiz hayvanlarla ilgili düzenlemeleri içeren Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunu’nun iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemini yarın esastan görüşecek.

TİP Hayvan Hakları Komisyonunun sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, "akıl dışı, hukuk dışı, Anayasa'ya aykırı bu yasadan geri dönülmesi" istenerek, şunlar kaydedildi:

"2 Ağustos 2024 tarihinde 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nda yapılan değişiklikler sonucu kabul edilen 7527 sayılı yasa ile sokakta yaşayan yüz binlerce hayvanın toplatılması, barınaklara hapsedilmesi ve 'ötanazi' adı altında yaşam haklarının hukuken ortadan kaldırılarak katledilmelerinin önü açılmıştır. 5199 sayılı kanunu daha da iyileştirmek yerine; yasayı uygulamayan, denetimini dahi yapmayan, kaynak ayırmayan yönetimler, yeni düzenlemeler ile hayvanları sistematik şekilde ortadan kaldırma yolunu seçmişlerdir.

"Yasa değişikliği devlet eliyle bir katliama dönüşmüştür"

Yasa değişikliği devlet eliyle bir katliama, ülkeyi çığlıklara boğan bir kıyıma dönüşmüştür. Dolayısıyla bu yasa, ne bilimsel ne hukuki ne de etik bir zemine oturmaktadır. Çıkarılan 7527 sayılı yasa ile bugüne dek insanla birlikte evrimleşirken mahallerimizdeki sokaklarımızdaki kentsel ekolojik nişleri doğal yaşam alanı edinen hayvanlar; sözde modern şehircilik anlayışıyla betonlaşan kentlerde doğal yaşam alanları yok edilmeye, sokaklardan sürülerek insan ilişkilerinden koparılmaya, hayvan hapishanelerinde izole edilip yok edilmeye çalışılmaktadır.

Sokakta yaşayan hayvanların şehir hayatının bir parçası olabilmesi için kapsayıcı, sürdürülebilir ve şefkatli politikalar gerekirken; bugün iktidarın tercih ettiği yol öldürmeyi kolaylaştırmak ve teşvik etmekten başka bir şey değildir. Halbuki çağdaş, bilimsel şehircilik anlayışında insan merkezli bakış açısı çoktan terk edilmiştir. İnsanı tüm doğanın ve canlı hayatının üzerinde gören bu hiyerarsik anlayışın dünyayı yok olmanın eşiğine sürüklediği gerçeği tartışmasız bir sekilde önümüzde durmaktadır.

Bu yasa Anayasa'ya aykırıdır. Çünkü 'yaşam hakkı' temel haktır, Anayasa'nın 17. maddesi ile güvence altındadır. Hukuk yaşamı korumak için vardır. Anayasa'nın 56. maddesiyle güvence altına alınmış, çevrenin ve canlı hayatının korunmasını emreden bir yükümlülüktür. Ayrıca yasa yapıcılar, yasa değişikliğini gerektiren somut koşulları ortaya koyamamış, yönetimlerin uygulama eksikliği, denetimsizliğinin ve kaynak ayırmamasının faturasını hayvanlara keserek ve dahi 5199 sayılı yasanın gerisine düşürülerek 'yaşam hakkını' ortadan kaldırmıştır. Bu durum Anayasa'nın 2. maddesine, yani hukuk devleti ilkesine ters düşmüştür.

"Bu yasa, rant yasasıdır"

Ötanazi ilaçlarına, doğal yaşam alanlarına, hayvanları yakalayacak taşeronlara ödenecek kaynak, kısırlaştırma ve aşılama tutarlarının yüzlerce misli üzerinde bir kaynak olduğundan bu yasa aynı zamanda bir rant yasasıdır. Sokakta yaşayan kediyi tarayacak kadar bakımını yapan ayakkabı boyacısına, gecekonduda kalırken sokakta yaşayan köpeklere bakan Necla teyzeye, sokakta yaşayan hayvanları beslediği için 28 kurşunla katledilen aileye; yani barınamayan, geçinemeyen ama her şeye rağmen birlikte yaşamak için direnen halka karşı sermayeyinin rant yasasıdır.

Birilerinin cebi dolacak diye Anayasa'da tanınmış olan yaşam hakkının ihlal edilmesi ileride daha kitlesel ihlallerin de önünü açacaktır. Böyle bir değişikliği onaylamak Anayasa'ya göre meşru olmayacağı gibi halkın vicdanında da meşru olmayacaktır. Ne kendi vicdanınıza ne halkın vicdanına, ne insan haklarına ne meslek onuruna ne de Anayasa'ya halka rağmen sırf rant için bu lekeyi sürmeyin."