TBB Başkanı Sağkan: Yargı Buna ‘Dur’ Demezse Meclis Yetkilerinin Gasp Edilmesinin Bu Sisteme Uygun Olduğunun Onaylanacağı Anlamına Gelir

Gündem (Anka) - Anka Haber Ajansı | 28.04.2022 - 14:04, Güncelleme: 28.04.2022 - 14:12 3161+ kez okundu.
 

TBB Başkanı Sağkan: Yargı Buna ‘Dur’ Demezse Meclis Yetkilerinin Gasp Edilmesinin Bu Sisteme Uygun Olduğunun Onaylanacağı Anlamına Gelir

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesine yönelik Cumhurbaşkanı Kararı’nın iptali için açılan davaların Danıştay'da bugün yapılan duruşmasına ilişkin, "Uluslararası sözleşmeler TBMM’nin kararı ile onaylanabilir. Burada 9 nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yapılan, açıkça Meclis yetkisinin gasp edilmesidir. Bu durum şuna işaret ediyor; eğer ki yargı burada buna ‘dur’ demezse Türkiye Cumhuriyeti’nde Meclis yetkilerinin gasp edilmesinin bu sisteme uygun olduğunun onaylanacağı ve tevsik edileceği anlamına gelir. Bu da artık Türkiye’de kuvvetler ayrılığının değil, yasama ve yürütmenin tek bir kişide birleştiğinin açık ilanıdır. Artık kuvvetler birliğine geçtiğimizin, buradan bir yargı kararı ile de maalesef ki onaylanması anlamı taşıyacaktır" dedi.

Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine karşı açılan davalar, bugün Danıştay'da esastan görüşülmeye başlandı. Danıştay’daki duruşmaya, CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, TBB Başkanı Erinç Sağkan, CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) üyeleri, yüzlerce kadın avukat, kadın dernek ve platformlarının temsilcileri katıldı.  Danıştay'daki duruşma sürerken TBB Başkanı Erinç Sağkan, basın mensuplarına açıklama yaparak bilgi verdi.  “İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN ÇEKİLMEK BU ÜLKEDE KADINLARA, KADIN MÜCADELESİNE YAPILACAK EN BÜYÜK KÖTÜLÜKTÜR” Sağkan, siyasi partilerin açtığı 10 davanın duruşmasının yapıldığını belirterek, “Bu davanın birbirinden farklı özellikleri var. Birincisi; bu dava, Türkiye’de çok can yakıcı bir soruna tekabül eden kadına dönük şiddetle mücadele konusunda iktidarın gösterdiği zafiyetin ortadan kaldırılmasına dönük bir davadır. Bu konuda geri adım atılmasına hiç tahammülümüzün olmadığı tarihsel süreci yaşamaktayken, hemen hemen her gün bir kadın cinayeti, kadına dönük şiddet vakaları yaşanırken, bu konudaki failleri en ufak şekilde cesaretlendirecek her hareketten şiddet ile kaçınmak gerekirken çok önemli toplumsal hak ve özgürlükleri savunan, ismini İstanbul’dan alan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek, bizce bu ülkede kadınlara, kadın mücadelesine yapılacak en büyük kötülüktür” dedi. “ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER, ANAYASA’MIZIN 90’INCI MADDESİ UYARINCA KANUNLARDAN BİLE ÖNCE GELMEKTEDİR” Sağkan, “Bu sebeple bugünkü yargılamanın en önemli noktası, ‘kadına dönük şiddet ile mücadele konusunda Türkiye gerçekten bu mücadelenin samimi olarak içerisinde midir, değil midir’in yargılanmasıdır. Bir diğer konu ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin neye tekabül ettiğine ilişkin bir yargılamadır aslında. Bildiğimiz üzere temel hak ve özgürlükleri düzenleyen uluslararası sözleşmeler, Anayasa’mızın 90’ıncı maddesi uyarınca kanunlardan bile önce gelmektedir” diyerek Anayasa’ya atıf yaptı. “9 NOLU CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ İLE YAPILAN AÇIKÇA MECLİS YETKİSİNİN GASP EDİLMESİDİR” Normlar hiyerarşisine göre uluslararası sözleşmelerin en önce uygulanacak sözleşmeler olduğunu vurgulayan Sağkan, “Ancak ve ancak bu uluslararası sözleşmeler, TBMM’nin kararı ile onaylanabilir. Burada 9 nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yapılan, açıkça Meclis yetkisinin gasp edilmesidir. Bu durum şuna işaret ediyor; eğer ki yargı burada buna ‘dur’ demezse Türkiye Cumhuriyeti’nde Meclis yetkilerinin gasp edilmesinin bu sisteme uygun olduğunun onaylanacağı ve tevsik edileceği anlamına gelir. Bu da artık Türkiye’de kuvvetler ayrılığının değil, yasama ve yürütmenin tek bir kişide birleştiğinin açık ilanıdır. Artık kuvvetler birliğine geçtiğimizin, buradan bir yargı kararı ile de maalesef ki onaylanması anlamı taşıyacaktır” diye konuştu. “AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ’NDEN CUMHURBAŞKANI’NIN TEK BİR KARARI İLE DE ÇIKILABİLECEĞİNİN KARARI ANLAMINA GELECEKTİR” Duruşmada yaptığı savunmadan örnek veren Sağkan, şunları söyledi: “İstanbul Sözleşmesi, bir Avrupa Konseyi sözleşmesidir. Eğer 9 nolu Kararname ve buna dayanılarak alınan Cumhurbaşkanlığı Kararı ile Avrupa Konseyi sözleşmesi olan, hak ve özgürlükleri düzenleyen İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanlığı Kararı ile çıkabileceği kabul edilir ise yarın aynı şekilde Avrupa Konseyi sözleşmesi olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden de Sayın Cumhurbaşkanı’nın tek bir kararı ile de çıkılabileceğinin kararı anlamına gelecektir. Bunun da Türkiye Cumhuriyeti’nin yönünü nereye döndüğü ile çok ama çok illiyet bağı olduğunu düşünüyorum.”   “KONFERANS SALONUNU, BİLDİĞİM KADARIYLA TARİHTE İLK DEFA BİR YARGILAMA İÇİN AÇTILAR” Erinç Sağkan, duruşmayı izlemeye gelen kadınların başta Danıştay’a alınmamasını da şöyle değerlendirdi: “Bir hakkı teslim etmek gerekiyor. Biz, Danıştay’da ilgili daire başkanı ile konferans salonunun tahsisini, çok sayıda izleyicinin, avukatın, sivil toplum örgütünün ve her şeyden önemlisi bu sözleşmenin kendi yaşam hakkını ilgilendiren kadınların bu yargılamayı izleme hakları olduğunu ifade ettik. Ve ilgili daire başkanı da Danıştay’ın genel sekreteri de bu konuda hassasiyet göstererek buradaki en büyük salonu, konferans salonunu, bildiğim kadarıyla tarihte ilk defa bir yargılama için açtılar. İçerisi, kapasitesinin tamamına kadar dolmuş durumda. Tabii ki biz, temel hak ve özgürlüklerini kullanan, Anayasal eleştiri hakları, ifade haklarını kullanmak üzere demokratik haklarını kullanan kesimlere polis şiddetini veya buna ilişkin her türlü yerden gelecek şiddete karşıyız. Ancak yaşanan arbedenin içeride ilgililer tarafından haberi olduğunda buraya müdahale edilerek o müdahalenin sonlandırıldığını, dışarıda kalan tüm yurttaşlarımızın ve meslektaşlarımızın içeriye kabul edildiğini de ifade etmem gerekiyor.” “CUMHURBAŞKANLIĞI KARARI’NIN İPTALİ TABİİ Kİ BEKLEDİĞİMİZ” Sağkan, davanın nasıl sonuçlanacağına ilişkin soruyu ise şöyle yanıtladı: “Öncelikle 9 nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin yetki gaspı sebebiyle, yani yetkisizlik nedeniyle yok hükmünde olması ve bu anlamda İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kararı’nın iptali tabii ki beklediğimiz. Eğer sayın heyet, bunu yetki anlamında kendi üzerinde görmüyor ise bu konunun önünün açılması, zaten İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmış olması kadına dönük şiddet anlamında çok büyük bir tehlikeyi işaret etmekle birlikte başka unsurları da taşıyacak olması sebebiyle Anayasa’ya aykırılık iddiamızın ciddiye alınarak muhakkak ki 9 nolu Kararname’nin 3’üncü maddesinin Anayasa’ya aykırılığı yönünden sayın mahkemenin Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapmasını bekliyoruz. Yaklaşık bir aylık süre içinde bu 10 davanın kararının buradan verilmesi gerekiyor.”
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesine yönelik Cumhurbaşkanı Kararı’nın iptali için açılan davaların Danıştay'da bugün yapılan duruşmasına ilişkin, "Uluslararası sözleşmeler TBMM’nin kararı ile onaylanabilir. Burada 9 nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yapılan, açıkça Meclis yetkisinin gasp edilmesidir. Bu durum şuna işaret ediyor; eğer ki yargı burada buna ‘dur’ demezse Türkiye Cumhuriyeti’nde Meclis yetkilerinin gasp edilmesinin bu sisteme uygun olduğunun onaylanacağı ve tevsik edileceği anlamına gelir. Bu da artık Türkiye’de kuvvetler ayrılığının değil, yasama ve yürütmenin tek bir kişide birleştiğinin açık ilanıdır. Artık kuvvetler birliğine geçtiğimizin, buradan bir yargı kararı ile de maalesef ki onaylanması anlamı taşıyacaktır" dedi.

Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine karşı açılan davalar, bugün Danıştay'da esastan görüşülmeye başlandı. Danıştay’daki duruşmaya, CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, TBB Başkanı Erinç Sağkan, CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) üyeleri, yüzlerce kadın avukat, kadın dernek ve platformlarının temsilcileri katıldı. 

Danıştay'daki duruşma sürerken TBB Başkanı Erinç Sağkan, basın mensuplarına açıklama yaparak bilgi verdi. 

“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN ÇEKİLMEK BU ÜLKEDE KADINLARA, KADIN MÜCADELESİNE YAPILACAK EN BÜYÜK KÖTÜLÜKTÜR”

Sağkan, siyasi partilerin açtığı 10 davanın duruşmasının yapıldığını belirterek, “Bu davanın birbirinden farklı özellikleri var. Birincisi; bu dava, Türkiye’de çok can yakıcı bir soruna tekabül eden kadına dönük şiddetle mücadele konusunda iktidarın gösterdiği zafiyetin ortadan kaldırılmasına dönük bir davadır. Bu konuda geri adım atılmasına hiç tahammülümüzün olmadığı tarihsel süreci yaşamaktayken, hemen hemen her gün bir kadın cinayeti, kadına dönük şiddet vakaları yaşanırken, bu konudaki failleri en ufak şekilde cesaretlendirecek her hareketten şiddet ile kaçınmak gerekirken çok önemli toplumsal hak ve özgürlükleri savunan, ismini İstanbul’dan alan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek, bizce bu ülkede kadınlara, kadın mücadelesine yapılacak en büyük kötülüktür” dedi.

“ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER, ANAYASA’MIZIN 90’INCI MADDESİ UYARINCA KANUNLARDAN BİLE ÖNCE GELMEKTEDİR”

Sağkan, “Bu sebeple bugünkü yargılamanın en önemli noktası, ‘kadına dönük şiddet ile mücadele konusunda Türkiye gerçekten bu mücadelenin samimi olarak içerisinde midir, değil midir’in yargılanmasıdır. Bir diğer konu ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin neye tekabül ettiğine ilişkin bir yargılamadır aslında. Bildiğimiz üzere temel hak ve özgürlükleri düzenleyen uluslararası sözleşmeler, Anayasa’mızın 90’ıncı maddesi uyarınca kanunlardan bile önce gelmektedir” diyerek Anayasa’ya atıf yaptı.

“9 NOLU CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ İLE YAPILAN AÇIKÇA MECLİS YETKİSİNİN GASP EDİLMESİDİR”

Normlar hiyerarşisine göre uluslararası sözleşmelerin en önce uygulanacak sözleşmeler olduğunu vurgulayan Sağkan, “Ancak ve ancak bu uluslararası sözleşmeler, TBMM’nin kararı ile onaylanabilir. Burada 9 nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yapılan, açıkça Meclis yetkisinin gasp edilmesidir. Bu durum şuna işaret ediyor; eğer ki yargı burada buna ‘dur’ demezse Türkiye Cumhuriyeti’nde Meclis yetkilerinin gasp edilmesinin bu sisteme uygun olduğunun onaylanacağı ve tevsik edileceği anlamına gelir. Bu da artık Türkiye’de kuvvetler ayrılığının değil, yasama ve yürütmenin tek bir kişide birleştiğinin açık ilanıdır. Artık kuvvetler birliğine geçtiğimizin, buradan bir yargı kararı ile de maalesef ki onaylanması anlamı taşıyacaktır” diye konuştu.

“AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ’NDEN CUMHURBAŞKANI’NIN TEK BİR KARARI İLE DE ÇIKILABİLECEĞİNİN KARARI ANLAMINA GELECEKTİR”

Duruşmada yaptığı savunmadan örnek veren Sağkan, şunları söyledi:

“İstanbul Sözleşmesi, bir Avrupa Konseyi sözleşmesidir. Eğer 9 nolu Kararname ve buna dayanılarak alınan Cumhurbaşkanlığı Kararı ile Avrupa Konseyi sözleşmesi olan, hak ve özgürlükleri düzenleyen İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanlığı Kararı ile çıkabileceği kabul edilir ise yarın aynı şekilde Avrupa Konseyi sözleşmesi olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden de Sayın Cumhurbaşkanı’nın tek bir kararı ile de çıkılabileceğinin kararı anlamına gelecektir. Bunun da Türkiye Cumhuriyeti’nin yönünü nereye döndüğü ile çok ama çok illiyet bağı olduğunu düşünüyorum.”  

“KONFERANS SALONUNU, BİLDİĞİM KADARIYLA TARİHTE İLK DEFA BİR YARGILAMA İÇİN AÇTILAR”

Erinç Sağkan, duruşmayı izlemeye gelen kadınların başta Danıştay’a alınmamasını da şöyle değerlendirdi:

“Bir hakkı teslim etmek gerekiyor. Biz, Danıştay’da ilgili daire başkanı ile konferans salonunun tahsisini, çok sayıda izleyicinin, avukatın, sivil toplum örgütünün ve her şeyden önemlisi bu sözleşmenin kendi yaşam hakkını ilgilendiren kadınların bu yargılamayı izleme hakları olduğunu ifade ettik. Ve ilgili daire başkanı da Danıştay’ın genel sekreteri de bu konuda hassasiyet göstererek buradaki en büyük salonu, konferans salonunu, bildiğim kadarıyla tarihte ilk defa bir yargılama için açtılar. İçerisi, kapasitesinin tamamına kadar dolmuş durumda. Tabii ki biz, temel hak ve özgürlüklerini kullanan, Anayasal eleştiri hakları, ifade haklarını kullanmak üzere demokratik haklarını kullanan kesimlere polis şiddetini veya buna ilişkin her türlü yerden gelecek şiddete karşıyız. Ancak yaşanan arbedenin içeride ilgililer tarafından haberi olduğunda buraya müdahale edilerek o müdahalenin sonlandırıldığını, dışarıda kalan tüm yurttaşlarımızın ve meslektaşlarımızın içeriye kabul edildiğini de ifade etmem gerekiyor.”

“CUMHURBAŞKANLIĞI KARARI’NIN İPTALİ TABİİ Kİ BEKLEDİĞİMİZ”

Sağkan, davanın nasıl sonuçlanacağına ilişkin soruyu ise şöyle yanıtladı:

“Öncelikle 9 nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin yetki gaspı sebebiyle, yani yetkisizlik nedeniyle yok hükmünde olması ve bu anlamda İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kararı’nın iptali tabii ki beklediğimiz. Eğer sayın heyet, bunu yetki anlamında kendi üzerinde görmüyor ise bu konunun önünün açılması, zaten İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmış olması kadına dönük şiddet anlamında çok büyük bir tehlikeyi işaret etmekle birlikte başka unsurları da taşıyacak olması sebebiyle Anayasa’ya aykırılık iddiamızın ciddiye alınarak muhakkak ki 9 nolu Kararname’nin 3’üncü maddesinin Anayasa’ya aykırılığı yönünden sayın mahkemenin Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapmasını bekliyoruz. Yaklaşık bir aylık süre içinde bu 10 davanın kararının buradan verilmesi gerekiyor.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gunestv.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Malatya haberleri