Pervin Buldan: Batmakta Olan Bu Gemiyi Yürütmeye Çalıştıklarının Farkındayız. Bu Gemi Yürümez, Yürüyemez. Bu Gemi Batacak

Siyaset (Anka) - Anka Haber Ajansı | 15.02.2022 - 17:34, Güncelleme: 15.02.2022 - 17:34 12261+ kez okundu.
 

Pervin Buldan: Batmakta Olan Bu Gemiyi Yürütmeye Çalıştıklarının Farkındayız. Bu Gemi Yürümez, Yürüyemez. Bu Gemi Batacak

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, gıdadaki KDV indirimi ile ilgili, “‘Beşli çetesine’ sayısız vergi indirimi yaptılar. Ama yurttaşa gelince sadece yüzde 7’lik KDV indirimi var. Bu, TÜİK’in enflasyon yalanına kılıf olacak yüzde 7’lik indirim bir hiç değerindedir. Her yerinden su alan ve batmakta olan bu gemiyi yürütmeye çalıştıklarının da farkındayız. Bu gemi yürümez, yürüyemez. Bu gemi batacak” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, bugün partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Buldan’ın açıklamaları özetle şöyle: ULUSLARARASI OYUNDA ASIL BÜYÜK KAYBEDEN HER YÖNÜYLE TÜRKİYE OLDU: “Bugün 15 Şubat, Ortadoğu’nun Kürt sorununun Türkiye’nin gidişatını belirleyen, aslında krizlerin de temellerinin atıldığı bir sürecin siyasal hafızalardaki dönüm noktası bir tarih olduğunu ifade etmekte fayda var. Sayın Öcalan’ın Türkiye’ye getirilişiyle başlayan ve İmralı tecrit ve çözümsüzlük sisteminin kurulmasıyla devam eden sürecin üzerinden tam 23 yıl geçti. 23 yılda yaşanan gelişmeler, uluslararası komplo ve oyunların Türkiye’yi ve Ortadoğu’yu kriz ve çatışma sarmalının içerisine sokma, Kürt sorununu kullanarak Türkiye’ye ekonomik ve siyasi olarak uluslararası sistemin ipoteği altına alma hedefleri açısından amacına ulaştığını ortaya koymaktadır. Sonuç, büyük bir çöküş oldu. Kürtler, yeter ki söz sahibi, kazanım sahibi olmasın diye uluslararası operasyonların bir parçası olmaktan geri durmayan yetersiz ve yerleşik çözümsüzlük aklı tüm Türkiye’ye ve halklara kaybettirdi. Türkiye’yi ekonomik olarak uluslararası güçlere bağımlı hale getirdiklerinin en güncel örneği, iktidarın sıcak para için bir gün Katar’ın, bir gün Arap Emirlikleri’nin kapısını çalıyor olmasıdır. Oysa Türkiye’nin Kürt-Türk barışıyla, demokratik bir çözüm ve barışla tüm Ortadoğu’ya öncülük yapabilme imkanları fazlasıyla vardı, fazlasıyla mevcuttu. Bu fırsatları elinin tersiyle iten savaş siyasetinin, ülkeyi çatışmadan beslenen çetelerin, mafyanın, Suriye’de IŞİD’in, El Nusra’nın, diğer karanlık yapıların çıkar ortağı haline getirdiğini hep birlikte gördük… Türkiye sınırlarını kendilerine güvenli alan olarak gören bu karanlık yapı, cesareti geleneksel Kürt düşmanlığı politikasından almıştır, almaya da devam ediyor. İşte bu zihniyet ve çözümsüzlük mekanizması, aynı zamanda darbe mekanizmasına da zemin sundu. Dolayısıyla uluslararası oyunda asıl büyük kaybeden, her yönüyle Türkiye oldu, demokrasi oldu, Türkiye halkları oldu. Uluslararası oyunların sonuçları, Kürt halkı ve ittifak halinde oldukları halklar açısından ise çok farklı oldu. Amacına ulaşamadı. Kürt halkının, birlikte yaşadığı halklarla demokratik çözüm, barış ve eşit olarak gelecek oluşturma iradesini engelleyemediler. Bundan sonra da asla engelleyemeyecekler. Güvenlikçi politikaya sıkıştırdıkları Kürt sorununun siyasal bir sorun olma niteliğini ortadan kaldıramadılar. TEK ÇÖKMEYEN DEMOKRATİK SİYASET OLDU: İşte Kobani kumpas davası da aynı komplocu zihniyetin bir sonucu olarak karşımızdadır. Ve dava ellerinde kaldı. Dosyaları, dava açıldığı gün çökmüştü. İşte tek çökmeyen, demokratik siyaset oldu. Bir kez daha altını çizmek istiyorum; devlet ve siyaset aklı tecridi derinleştirdikçe, barış zeminini ve demokratik siyaseti engelledikçe Türkiye kaybediyor, Türkiye halklarına zarar veriyor. ‘Gelin bu sorunu bir haftada çözelim’ diyenler, İmralı’ya kulak vermek, diyalog kanallarını açmak, bütün düğümleri, kilitlenmeleri çözecek önemli bir yoldur. Ve bu yolu bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Zihniyetin artık değişmesi gerektiğini bir kez daha belirtmek istiyoruz. Önümüzdeki yüzyıl böyle geçmeyecektir. Tarih tekerrür etmeyecektir. Çözmeyenler, çözemeyenler, çözümden kaçanlar, tekçilikle, yasaklarla, inkarla, imhayla, Kürt düşmanlığıyla hareket edenler bu yüzyılda kalacaktır. Gelecek yüzyılda olmayacaklar ve birer birer tasfiye olacaklar. Halklarımız onları gönderecektir. EN BÜYÜK SİYASİ FATURAYI DA İLK SEÇİMLERDE BU SARAY İKTİDARI ÖDEYECEKTİR: AKP iktidarı ve küçük ortağı, Türkiye’yi bir buhran dönemine soktu ve gerçekten de Türkiye’yi bir felakete doğru götürüyorlar, hepimiz bunun farkındayız. Bugün milyonlarca emekçi, 2022 yılının ilk tam zamlı maaşını aldılar. Bu zam emekliler için yüzde 25, çalışanlar için yüzde 30’du. Bu ülkenin emekçileri ve emeklileri, bugün aldıkları maaşın tamamını, yüzde 127 artırılan elektriğe, yüzde 100’ün üzerinde zamlanan doğal gaz ve gıda faturalarına, yüzde 200’ün üzerinde zamlanan akaryakıta, yüzde 100’ün üzerinde artan kiralarına harcadılar. Emekçilerin, emeklilerin elinde maaş adına tek bir kuruş dahi kalmadı. Cüzdanları bugün boşaldı. Zammın keyfini yaşayan ise tek bir yer var, o da elbette ki saraydır… Çünkü saray fatura ödemiyor. Sarayın faturalarını halk ödüyor, halklarımız ödüyor. Yurttaşlarımız hiç merak etmesin, en büyük siyasi faturayı da ilk seçimlerde bu saray iktidarı ödeyecektir. Bunu da şimdiden söylüyoruz, halklarımız buna hazır olsun. ÜLKENİN TÜM KAYNAKLARINI YÜZÜK YAPTILAR PARMAKLARINA TAKTILAR: Enerjiyi özelleştirerek ‘beşli çeteye’ peşkeş çektiler. Ve Türkiye’nin kaynaklarını yutan bir çete var, biliyorsunuz, bunun adı beşli çetedir… Hanelere, iş yerine, esnafa gelen yüksek elektrik faturaları, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin soygun ve haraç faturalarıdır. Herkeste bunu böyle bilsin… AKP Genel Başkanı, belediye başkanı olduğu dönemde parmağındaki yüzüğü göstererek, ‘İşte bütün servetim budur, eğer bir gün zengin olursam bilin ki bu kardeşiniz haram yemiştir’ demişti. Şimdi ülkenin tüm kaynaklarını yüzük yaptılar, parmaklarına taktılar. Halkın bütün kaynakları yüzük oldu, onların parmağına takıldı. İnsanlar, bugün borçları nedeniyle parmağındaki yüzüğünü satar duruma getirildi. Çıkmışlar bir de durmadan ‘yastık altındakileri getirin’ diyorlar. Soymadıkları bir tek yer kalmıştı, o da insanların yastıklarının altıydı, şimdi oraya da göz diktiler. Şimdi ben size söylüyorum. Yastık altında para yok. Yastık altında altın yok. Yastık altında sadece faturalar var. İlla istiyorsanız, insanlar yastık altındaki faturalarını sizlere göndersinler. Saraya göndersinler. O faturaları siz ödeyin madem ve bu söylemlerinizden de vazgeçin diye bu uyarıyı yapmak istiyoruz. BU GEMİ BATACAK: Hukuksuz bir şekilde hibe ettiğiniz elektrik üretim ve dağıtımını derhal geri kamulaştırın. Grubumuz, geçen hafta bu konuda önemli bir kanun teklifi verdi. Gelin, hemen bugün bunu Genel Kurul’da görüşelim ve yasalaştıralım. Var mısınız, diye sormak istiyoruz. Her hane için 250 kilovata kadar elektriği ücretsiz sağlayın. Var mısınız? Doğal gaz, akaryakıt, ulaşım, iletişim gibi kalemlerde ÖTV’yi kaldırın. Buna var mısınız? Yapılan tüm zamları geri alın. Var mısınız, diye sormak istiyoruz. Alın size çözüm. Çözüm önerilerimizi HDP olarak size sunuyoruz. Ama bunu yapacak ne cesaretiniz var ne de böyle bir anlayışa sahip bir iktidar var. Temel gıdalarda KDV’yi yüzde 1’e indirdiler. Ortada büyük bir yangın var. Bunlar, bardakla bu yangına su dökmekten başka bir işe de yaramıyorlar. Akaryakıt her gün zamlanırken ve fiyatlar bundan etkilenirken KDV indirimi tüketiciye yansımaz, yansımıyor. ‘Beşli çetesine’ şimdiye kadar sayısız vergi indirimi yaptılar. Ama yurttaşa gelince sadece yüzde 7’lik KDV indirimi var. Bu, TÜİK’in enflasyon yalanına kılıf olacak yüzde 7’lik indirim bir hiç değerindedir. Önce kullanımı lüks olmayan doğal gaz, akaryakıt, ulaşım, iletişim gibi kalemlerde ÖTV’yi kaldırmadan; elektrik ve su faturalarında KDV indirilmeden sadece temel gıdalardaki indirim, halkın yükünü hafifletmez, halkın yüzünü de güldürmez. Torba yasalarla getirilen vergi kanunları için HDP’nin yazdığı muhalefet şerhini okusaydınız, bu vergi indirimini açıklamazdınız. Her yerinden su alan ve batmakta olan bu gemiyi yürütmeye çalıştıklarının da farkındayız. Bu gemi yürümez, yürüyemez. Bu gemi batacak. AKP-MHP İKTİDARI AYNI ZAMANDA KAYIPLAR DÜZENİDİR: AKP-MHP iktidarı, aynı zamanda kayıplar düzenidir. İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilen bu iktidar, şimdi de kadınların nafaka hakkını gasp etmenin yollarını aramaktadır. Bu iktidarın bütün gayesi, toplumsal, demokratik kadınların kazanımlarını bir bir yok etmektir. İşte bizim yapmamız gereken, tam da tüm bu kazanımlara birlikte sahip çıkmak, korumak, güçlendirmek, daha da büyütmek ve gasp edilen tüm haklarımızı bir bir geri almak için örgütlü gücümüzü, mücadelemizi yükseltmektir. HDP OLMADAN DEMOKRASİYİ KONUŞMAK ÇÖZÜM DEĞİLDİR: Türkiye toplumu içinde yer alan bütün farklılıkların sesi ve partisi olan partimiz, toplumun her kesimini kapsamayı hedefleyen demokrasi ittifakını büyütme amacındadır.  Hayata emekten ve demokrasiden bakan güçler ve partilerle bir araya geliyor, demokrasi ittifakını her gün daha da büyütüyoruz. Bu ittifak, Türkiye için umudun, özgürlüğün, karanlığı yırtıp atmanın ittifakı olacaktır, ama aynı zamanda Türkiye için en acil ve gerekli ittifakın demokrasi ittifakı olduğu bilinciyle bu ittifak çalışmalarının devam edeceğini bir kez daha belirtmek istiyorum. HDP, bu ülkenin geleceğinin adıdır. HDP olmadan demokrasiyi konuşmak çözüm değildir. HDP'nin içinde olmadığı bir gelecek arayışı, yeni bir gelecek sunamaz. HDP'nin ortak geleceğe, demokratik çözüme, adalete, barışa, eşitliğe, kadınların ve gençlerin özgürlüğüne, emeğin hakkına dair ortaya koymuş olduğu çözüm ilkeleri, Türkiye'nin ortak yaşam ilkeleridir, güçlü demokrasiye geçişin ilkeleridir. Türkiye'nin gerçek anlamda demokrasi ile buluşması ancak HDP ile mümkündür. Herkesin bunun böyle görmesi, kavraması demektir. İstiyoruz ki bu ülke daha fazla zarar görmesin, halk artık tek adam sistemi karşısında daha fazla ezilmesin. Demokrasi ittifakını bu nedenle çok önemli gördüğümüzü bir kez daha belirtmek istiyorum. Demokrasi ittifakı bir mücadele ortaklığıdır, ortak geleceği birlikte inşa etme ve irade ortaklığıdır. Biz, yolumuza kararlı bir biçimde devam ediyoruz. Birlikte yürümeye, en güçlü seçeneği yaratmaya da devam edeceğiz. Umudu yeniden inşa ediyoruz. Ortak yaşam iradesini ve demokrasi ile örülen ortak ufkumuzu yeniden inşa ediyoruz ve bu birliktelik herkes için, tüm Türkiye halkları için, yaşanılabilir bir ülke içindir. Özlemini duyduğumuz barış içindir. Gerçek bir adalet düzeni içindir. Herkesin hakkını koruyan hukuk içindir. Demokratik yeni bir anayasa içindir. Özgürlük, alın teri ve emeğin hakkı içindir. Kadınların özgürlüğü içindir. Yoksulluğu ve yolsuzluğu bitirmek içindir. Demokratik bir Cumhuriyet’te yeni bir yaşamı kurmak içindir."
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, gıdadaki KDV indirimi ile ilgili, “‘Beşli çetesine’ sayısız vergi indirimi yaptılar. Ama yurttaşa gelince sadece yüzde 7’lik KDV indirimi var. Bu, TÜİK’in enflasyon yalanına kılıf olacak yüzde 7’lik indirim bir hiç değerindedir. Her yerinden su alan ve batmakta olan bu gemiyi yürütmeye çalıştıklarının da farkındayız. Bu gemi yürümez, yürüyemez. Bu gemi batacak” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, bugün partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Buldan’ın açıklamaları özetle şöyle:

ULUSLARARASI OYUNDA ASIL BÜYÜK KAYBEDEN HER YÖNÜYLE TÜRKİYE OLDU: “Bugün 15 Şubat, Ortadoğu’nun Kürt sorununun Türkiye’nin gidişatını belirleyen, aslında krizlerin de temellerinin atıldığı bir sürecin siyasal hafızalardaki dönüm noktası bir tarih olduğunu ifade etmekte fayda var. Sayın Öcalan’ın Türkiye’ye getirilişiyle başlayan ve İmralı tecrit ve çözümsüzlük sisteminin kurulmasıyla devam eden sürecin üzerinden tam 23 yıl geçti. 23 yılda yaşanan gelişmeler, uluslararası komplo ve oyunların Türkiye’yi ve Ortadoğu’yu kriz ve çatışma sarmalının içerisine sokma, Kürt sorununu kullanarak Türkiye’ye ekonomik ve siyasi olarak uluslararası sistemin ipoteği altına alma hedefleri açısından amacına ulaştığını ortaya koymaktadır. Sonuç, büyük bir çöküş oldu. Kürtler, yeter ki söz sahibi, kazanım sahibi olmasın diye uluslararası operasyonların bir parçası olmaktan geri durmayan yetersiz ve yerleşik çözümsüzlük aklı tüm Türkiye’ye ve halklara kaybettirdi.

Türkiye’yi ekonomik olarak uluslararası güçlere bağımlı hale getirdiklerinin en güncel örneği, iktidarın sıcak para için bir gün Katar’ın, bir gün Arap Emirlikleri’nin kapısını çalıyor olmasıdır. Oysa Türkiye’nin Kürt-Türk barışıyla, demokratik bir çözüm ve barışla tüm Ortadoğu’ya öncülük yapabilme imkanları fazlasıyla vardı, fazlasıyla mevcuttu. Bu fırsatları elinin tersiyle iten savaş siyasetinin, ülkeyi çatışmadan beslenen çetelerin, mafyanın, Suriye’de IŞİD’in, El Nusra’nın, diğer karanlık yapıların çıkar ortağı haline getirdiğini hep birlikte gördük… Türkiye sınırlarını kendilerine güvenli alan olarak gören bu karanlık yapı, cesareti geleneksel Kürt düşmanlığı politikasından almıştır, almaya da devam ediyor. İşte bu zihniyet ve çözümsüzlük mekanizması, aynı zamanda darbe mekanizmasına da zemin sundu. Dolayısıyla uluslararası oyunda asıl büyük kaybeden, her yönüyle Türkiye oldu, demokrasi oldu, Türkiye halkları oldu. Uluslararası oyunların sonuçları, Kürt halkı ve ittifak halinde oldukları halklar açısından ise çok farklı oldu. Amacına ulaşamadı. Kürt halkının, birlikte yaşadığı halklarla demokratik çözüm, barış ve eşit olarak gelecek oluşturma iradesini engelleyemediler. Bundan sonra da asla engelleyemeyecekler. Güvenlikçi politikaya sıkıştırdıkları Kürt sorununun siyasal bir sorun olma niteliğini ortadan kaldıramadılar.

TEK ÇÖKMEYEN DEMOKRATİK SİYASET OLDU: İşte Kobani kumpas davası da aynı komplocu zihniyetin bir sonucu olarak karşımızdadır. Ve dava ellerinde kaldı. Dosyaları, dava açıldığı gün çökmüştü. İşte tek çökmeyen, demokratik siyaset oldu. Bir kez daha altını çizmek istiyorum; devlet ve siyaset aklı tecridi derinleştirdikçe, barış zeminini ve demokratik siyaseti engelledikçe Türkiye kaybediyor, Türkiye halklarına zarar veriyor. ‘Gelin bu sorunu bir haftada çözelim’ diyenler, İmralı’ya kulak vermek, diyalog kanallarını açmak, bütün düğümleri, kilitlenmeleri çözecek önemli bir yoldur. Ve bu yolu bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Zihniyetin artık değişmesi gerektiğini bir kez daha belirtmek istiyoruz. Önümüzdeki yüzyıl böyle geçmeyecektir. Tarih tekerrür etmeyecektir. Çözmeyenler, çözemeyenler, çözümden kaçanlar, tekçilikle, yasaklarla, inkarla, imhayla, Kürt düşmanlığıyla hareket edenler bu yüzyılda kalacaktır. Gelecek yüzyılda olmayacaklar ve birer birer tasfiye olacaklar. Halklarımız onları gönderecektir.

EN BÜYÜK SİYASİ FATURAYI DA İLK SEÇİMLERDE BU SARAY İKTİDARI ÖDEYECEKTİR: AKP iktidarı ve küçük ortağı, Türkiye’yi bir buhran dönemine soktu ve gerçekten de Türkiye’yi bir felakete doğru götürüyorlar, hepimiz bunun farkındayız. Bugün milyonlarca emekçi, 2022 yılının ilk tam zamlı maaşını aldılar. Bu zam emekliler için yüzde 25, çalışanlar için yüzde 30’du. Bu ülkenin emekçileri ve emeklileri, bugün aldıkları maaşın tamamını, yüzde 127 artırılan elektriğe, yüzde 100’ün üzerinde zamlanan doğal gaz ve gıda faturalarına, yüzde 200’ün üzerinde zamlanan akaryakıta, yüzde 100’ün üzerinde artan kiralarına harcadılar. Emekçilerin, emeklilerin elinde maaş adına tek bir kuruş dahi kalmadı. Cüzdanları bugün boşaldı. Zammın keyfini yaşayan ise tek bir yer var, o da elbette ki saraydır… Çünkü saray fatura ödemiyor. Sarayın faturalarını halk ödüyor, halklarımız ödüyor. Yurttaşlarımız hiç merak etmesin, en büyük siyasi faturayı da ilk seçimlerde bu saray iktidarı ödeyecektir. Bunu da şimdiden söylüyoruz, halklarımız buna hazır olsun.

ÜLKENİN TÜM KAYNAKLARINI YÜZÜK YAPTILAR PARMAKLARINA TAKTILAR: Enerjiyi özelleştirerek ‘beşli çeteye’ peşkeş çektiler. Ve Türkiye’nin kaynaklarını yutan bir çete var, biliyorsunuz, bunun adı beşli çetedir… Hanelere, iş yerine, esnafa gelen yüksek elektrik faturaları, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin soygun ve haraç faturalarıdır. Herkeste bunu böyle bilsin… AKP Genel Başkanı, belediye başkanı olduğu dönemde parmağındaki yüzüğü göstererek, ‘İşte bütün servetim budur, eğer bir gün zengin olursam bilin ki bu kardeşiniz haram yemiştir’ demişti. Şimdi ülkenin tüm kaynaklarını yüzük yaptılar, parmaklarına taktılar. Halkın bütün kaynakları yüzük oldu, onların parmağına takıldı. İnsanlar, bugün borçları nedeniyle parmağındaki yüzüğünü satar duruma getirildi. Çıkmışlar bir de durmadan ‘yastık altındakileri getirin’ diyorlar. Soymadıkları bir tek yer kalmıştı, o da insanların yastıklarının altıydı, şimdi oraya da göz diktiler. Şimdi ben size söylüyorum. Yastık altında para yok. Yastık altında altın yok. Yastık altında sadece faturalar var. İlla istiyorsanız, insanlar yastık altındaki faturalarını sizlere göndersinler. Saraya göndersinler. O faturaları siz ödeyin madem ve bu söylemlerinizden de vazgeçin diye bu uyarıyı yapmak istiyoruz.

BU GEMİ BATACAK: Hukuksuz bir şekilde hibe ettiğiniz elektrik üretim ve dağıtımını derhal geri kamulaştırın. Grubumuz, geçen hafta bu konuda önemli bir kanun teklifi verdi. Gelin, hemen bugün bunu Genel Kurul’da görüşelim ve yasalaştıralım. Var mısınız, diye sormak istiyoruz. Her hane için 250 kilovata kadar elektriği ücretsiz sağlayın. Var mısınız? Doğal gaz, akaryakıt, ulaşım, iletişim gibi kalemlerde ÖTV’yi kaldırın. Buna var mısınız? Yapılan tüm zamları geri alın. Var mısınız, diye sormak istiyoruz. Alın size çözüm. Çözüm önerilerimizi HDP olarak size sunuyoruz. Ama bunu yapacak ne cesaretiniz var ne de böyle bir anlayışa sahip bir iktidar var. Temel gıdalarda KDV’yi yüzde 1’e indirdiler. Ortada büyük bir yangın var. Bunlar, bardakla bu yangına su dökmekten başka bir işe de yaramıyorlar. Akaryakıt her gün zamlanırken ve fiyatlar bundan etkilenirken KDV indirimi tüketiciye yansımaz, yansımıyor. ‘Beşli çetesine’ şimdiye kadar sayısız vergi indirimi yaptılar. Ama yurttaşa gelince sadece yüzde 7’lik KDV indirimi var. Bu, TÜİK’in enflasyon yalanına kılıf olacak yüzde 7’lik indirim bir hiç değerindedir. Önce kullanımı lüks olmayan doğal gaz, akaryakıt, ulaşım, iletişim gibi kalemlerde ÖTV’yi kaldırmadan; elektrik ve su faturalarında KDV indirilmeden sadece temel gıdalardaki indirim, halkın yükünü hafifletmez, halkın yüzünü de güldürmez. Torba yasalarla getirilen vergi kanunları için HDP’nin yazdığı muhalefet şerhini okusaydınız, bu vergi indirimini açıklamazdınız. Her yerinden su alan ve batmakta olan bu gemiyi yürütmeye çalıştıklarının da farkındayız. Bu gemi yürümez, yürüyemez. Bu gemi batacak.

AKP-MHP İKTİDARI AYNI ZAMANDA KAYIPLAR DÜZENİDİR: AKP-MHP iktidarı, aynı zamanda kayıplar düzenidir. İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilen bu iktidar, şimdi de kadınların nafaka hakkını gasp etmenin yollarını aramaktadır. Bu iktidarın bütün gayesi, toplumsal, demokratik kadınların kazanımlarını bir bir yok etmektir. İşte bizim yapmamız gereken, tam da tüm bu kazanımlara birlikte sahip çıkmak, korumak, güçlendirmek, daha da büyütmek ve gasp edilen tüm haklarımızı bir bir geri almak için örgütlü gücümüzü, mücadelemizi yükseltmektir.

HDP OLMADAN DEMOKRASİYİ KONUŞMAK ÇÖZÜM DEĞİLDİR: Türkiye toplumu içinde yer alan bütün farklılıkların sesi ve partisi olan partimiz, toplumun her kesimini kapsamayı hedefleyen demokrasi ittifakını büyütme amacındadır.  Hayata emekten ve demokrasiden bakan güçler ve partilerle bir araya geliyor, demokrasi ittifakını her gün daha da büyütüyoruz. Bu ittifak, Türkiye için umudun, özgürlüğün, karanlığı yırtıp atmanın ittifakı olacaktır, ama aynı zamanda Türkiye için en acil ve gerekli ittifakın demokrasi ittifakı olduğu bilinciyle bu ittifak çalışmalarının devam edeceğini bir kez daha belirtmek istiyorum. HDP, bu ülkenin geleceğinin adıdır. HDP olmadan demokrasiyi konuşmak çözüm değildir. HDP'nin içinde olmadığı bir gelecek arayışı, yeni bir gelecek sunamaz. HDP'nin ortak geleceğe, demokratik çözüme, adalete, barışa, eşitliğe, kadınların ve gençlerin özgürlüğüne, emeğin hakkına dair ortaya koymuş olduğu çözüm ilkeleri, Türkiye'nin ortak yaşam ilkeleridir, güçlü demokrasiye geçişin ilkeleridir. Türkiye'nin gerçek anlamda demokrasi ile buluşması ancak HDP ile mümkündür. Herkesin bunun böyle görmesi, kavraması demektir. İstiyoruz ki bu ülke daha fazla zarar görmesin, halk artık tek adam sistemi karşısında daha fazla ezilmesin. Demokrasi ittifakını bu nedenle çok önemli gördüğümüzü bir kez daha belirtmek istiyorum. Demokrasi ittifakı bir mücadele ortaklığıdır, ortak geleceği birlikte inşa etme ve irade ortaklığıdır. Biz, yolumuza kararlı bir biçimde devam ediyoruz. Birlikte yürümeye, en güçlü seçeneği yaratmaya da devam edeceğiz. Umudu yeniden inşa ediyoruz. Ortak yaşam iradesini ve demokrasi ile örülen ortak ufkumuzu yeniden inşa ediyoruz ve bu birliktelik herkes için, tüm Türkiye halkları için, yaşanılabilir bir ülke içindir. Özlemini duyduğumuz barış içindir. Gerçek bir adalet düzeni içindir. Herkesin hakkını koruyan hukuk içindir. Demokratik yeni bir anayasa içindir. Özgürlük, alın teri ve emeğin hakkı içindir. Kadınların özgürlüğü içindir. Yoksulluğu ve yolsuzluğu bitirmek içindir. Demokratik bir Cumhuriyet’te yeni bir yaşamı kurmak içindir."

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gunestv.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Malatya haberleri