Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda konuşan CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp, “‘Türkiye’nin demokrasi, özgürlük, hukukun üstünlüğü sorunu var ama onlara sonra girelim' veya 'Türkiye’nin demokrasi, özgürlük, hukukun üstünlüğü sorunu var, şimdilik bu konulara girmeyelim’ bile demeyen, aksine, ‘Türkiye’de demokrasi, özgürlük, adalet sorunu yoktur’ diyen bir yaklaşımın, bu komisyonun çalışma sağlığını bozacağını düşünüyorum” dedi.
Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında TBMM Tören Salonu’nda toplandı. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan’ın konuşmasıyla başlayan toplantıda, Türkiye’deki baroları temsilen davet edilen 10 baro başkanı iki oturum halinde dinlendi.
Numan Kurtulmuş, toplantının üçüncü oturumunda komisyon üyelerine söz verdi.
"Nasıl artıracağız toplumsal rızayı"
CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp, Başkan Kurtulmuş’un toplantının açılışında yaptığı konuşmayı hatırlatarak, şunları kaydetti:
“Sayın Kurtulmuş, ‘Bu komisyonun amacı; Türkiye'de toplumsal rızanın da arttırılmasıdır…" dediniz ve konuşmanızın devamında bu cümlenize açıklık getirdiniz. ‘Söylediğimiz sözlere, verdiğimiz katkılara olağanüstü dikkat göstermemiz ve süreci sahiplenerek kamuoyunda bu konuda ortaya çıkan destekleri artırmamız gerekiyor’ vurgusu yaptınız. Peki nasıl arttıracağız toplumsal rızayı? Bence bu soruya soğukkanlılıkla ve önyargısız bir şekilde yanıt bulmalıyız?
‘Toplumsal rızayı arttırma” hedefi, sadece kullandığımız sözcüklere, kullandığımız dile ilişkin bir durum değildir. Toplumsal rızanın artıp artmayacağı aynı zamanda niyete ve vicdanla da ilişkili bir durum. Bir olguya hangi niyetle bakıyorsunuz ve baktığınızda gördüğünüz şey sizi vicdanen rahatsız ediyor mu, etmiyor mu? Vaktiniz, vaktimiz yok mu, niyetimiz yok mu durup ince şeyleri anlamaya, anlamaya çalışmaya. Elbette sürecin, bazı aciliyetleri olabilir, elbette sürecin bazı öncelikleri olabilir. Bunlara itirazlarım yok ama komisyon üyelerinin bütününün bir bölümünde, ‘aciliyet veya öncelikler’ dışındaki sorun alanlarına, körleşmiş, sağırlaşmış, dilsizleşmiş bir tavır gözlemliyorum. Yani, ‘Türkiye’nin demokrasi, özgürlük, hukukun üstünlüğü sorunu var ama onlara sonra girelim.’ Ve/veya ‘Türkiye’nin demokrasi, özgürlük, hukukun üstünlüğü sorunu var şimdilik bu konulara girmeyelim’ bile demeyen, aksine, ‘Türkiye’de demokrasi, özgürlük, adalet sorunu yoktur’ diyen bir yaklaşımın, komisyonun çalışma sağlığını bozacağını düşünüyorum.
Örneğin, Sayın Erinç Sağkan. Sayın Barolar Birliği Başkanı’nın konuşmasının algılanış biçimine ilişkin bir değerlendirme yapmak istemiyorum. Beğenenler olur, beğenmeyenler olur. Lakin Sayın Sağkan’ın konuşmasında bir yasal düzenleme yapma ihtiyacı olmaksızın atılabilecek adımlardan örnekler var. Herhangi biri değil, Barolar Birliği Başkanı ‘hukuka aykırı gözaltılar var’, ‘hukuka aykırı tutuklamalar var’, ‘ifade özgürlüğüne yönelik ağır ihlaller var’, ‘bazı yargı kararlarının uygulanmaması var’ dedi. Ve pek çok temel problemin çözümünde, ‘yasal düzenlemeye ihtiyaç duyulmadığı’ anımsatmasında bulundu. Mevzuat düzenlemesiyle bile atılabilecek adımlar olduğunu vurguladı. Bu değerlendirmelerle yüzleşmek gerekir. Kimse birilerinden iyilik, merhamet beklemiyor, lütuf istemiyor. Aksine her birimiz merhametli ve vicdanlı olmalıyız. Bu bizim zorunluluğumuzdur."