Uluslararası Basın Enstitüsü liderliğindeki heyet, Türkiye’de siyasi baskılar, uzun tutukluluklar, ağır yaptırımlar ve bağımsızlığı aşınan denetim kurumları nedeniyle basın özgürlüğünün 2025’te daha da kötüleştiğini açıkladı.
Uluslararası misyondan çarpıcı Türkiye raporu
Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Türkiye’de basında siyasi baskıların arttığı, uzun tutuklu yargılamaların yaygınlaştığı, gazetecilere yönelik hukuki süreçler, gözaltılar ve saldırıların hız kesmediği uyarısında bulundu. Ankara’da düzenlenen 7. Uluslararası Basın Özgürlüğü Misyonu’na Af Örgütü, ARTICLE 19, CPJ, ECPMF, RSF ve SEEMO gibi kuruluşlar katıldı.
Basın açıklamasını IPI Türkiye Program Koordinatörü Emre İlkan Saklıca yaptı. Saklıca, heyetin Anayasa Mahkemesi, RTÜK, CHP, DEM Parti, bağımsız milletvekilleri ve Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu gibi kurumlarla görüştüğünü aktardı. Ancak İletişim Başkanlığı, Adalet ve İçişleri Bakanlığı dahil devlet kurumlarıyla AK Parti ve MHP’den görüşme talebine yanıt alınamadığını söyledi.
“Siyasi baskılar, gözaltılar ve sansür artıyor”
Misyon, Kasım 2024’ten bu yana basın özgürlüğünü zayıflatan gelişmelerin hızlandığını belirtti. Heyet, muhalefet belediye başkanlarının tutuklandığı ve siyasi saikle yürütüldüğü öne sürülen davaların protestolara yol açtığını, bu protestolarda gazetecilerin sabah baskınlarıyla gözaltına alındığını ve fiziksel saldırıya uğradığını raporladı.
RTÜK’ün bağımsızlığının ağır biçimde eridiği, eleştirel yayın organlarına uygulanan para cezaları, ekran karartmaları ve yayın yasaklarının kamuoyunun bilgi alma hakkını engellediği vurgulandı. Basın İlan Kurumu’nun ilan dağıtımındaki kısıtlamalarının ise yerel ve bağımsız medya kuruluşlarının yaşamını zorlaştırdığı ifade edildi.
Mahkemeler ve baskı mekanizmaları eleştirildi
Anayasa Mahkemesi’nin bazı kısıtlayıcı uygulamaları sınırladığı belirtilse de ekonomik baskıların sürdüğü aktarıldı. Sosyal medyaya erişim kısıtlamalarının arttığı, “etki ajanlığı” söylemiyle bağımsız medyanın hedef alındığı kaydedildi. Heyet, Türkiye’nin ifade özgürlüğü standartlarından giderek uzaklaştığını ancak süren barış müzakerelerinin reformlar için fırsat oluşturduğunu belirtti.
“Her dört vakadan üçü hukuki baskı”
ECPMF temsilcisi Gürkan Özturan, Türkiye’de bir yılda 105 vakada toplam 253 gazeteci ve medya çalışanının basın özgürlüğü ihlaliyle karşılaştığını bildirdi. Özturan, bu vakaların yüzde 77’sinin hukuki süreçlerden oluştuğunu, gözaltı ve tutuklamaların halen en baskın ihlal türü olduğunu söyledi.
Önderoğlu: “Kimse adalet üzerinden bir süreç işletmiyor”
RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ise 2025’in ilerlemiş otoriter yöntemlerin gazetecileri hedef aldığı bir yıl olduğunu vurguladı. Gazetecilerin sabah operasyonlarıyla gözaltına alınmasının, uzun süre tutuklu yargılanmasının ve itibarsızlaştırılmasının olağan hale geldiğini belirten Önderoğlu, adalet sisteminin bu süreçlerde işletilmediğini söyledi.
Önderoğlu, gazetecilerin yargılandığı davaların sonuçlanmamasının hem mahkemelerin isteksizliğinden hem de hukukçuların adaletsizliğe karşı direncinden kaynaklandığını ifade etti.