Kadın Örgütleri: İstanbul Sözleşmesi Onurumuzdur, Onurumuzu Kimseye Ezdirmeyeceğiz

Gündem (Anka) - Anka Haber Ajansı | 07.06.2022 - 18:28, Güncelleme: 07.06.2022 - 18:28 3328+ kez okundu.
 

Kadın Örgütleri: İstanbul Sözleşmesi Onurumuzdur, Onurumuzu Kimseye Ezdirmeyeceğiz

Kadın örgütleri, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı’nın iptali için açılan ikinci davanın Danıştay’da görülmesinin ardından “İstanbul Sözleşmesi bizim onurumuz, onur mücadelesi veriyoruz burada, onurumuzu kimseye ezdirmeyiz kimseye ezdirmeyeceğiz. Bu ülke bu sözleşmenin tarafı olacak, bu ülkenin devletini bütün dünya devletlerine örnek bir şekilde İstanbul Sözleşmesini uygulayan devlet yapmak üzere ant içtik, ant içeceğiz” açıklaması yaptı.

Danıştay’da, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ilişkin Cumhurbaşkanı kararının iptali istemiyle açılan ikinci davanın görülmesinin ardından kadın örgütleri basın açıklaması yaptı. Danıştay'ın önünde yapılan açıklamalar şöyle: Eşitlik İçin Kadın Platformu Selin Nakıpoğlu: Biz bir kişinin verdiği İstanbul Sözleşmesi’nden imzayı çekiyorum, çektim kararına karşı biliyorsunuz davalarımızı açtık. Önce 28 Nisan’da bu binadaydık, bu duruşma salonundaydık. Bugün 7 Haziran. Yine bir duruşmadan çıktık ve şunu gördük: Bizler nasıl eşitlik karşıtı bir iklimdeyiz, bunu daha iyi anladık. Bunu nasıl anladık? Aslında davalı ve davalı vekilinin beyanlarından anladık. Biz Anayasa’nın yolundan gidiyoruz. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, ülkenin yönetilmesi meselesinde görüşlerimizi söyledik. Aynı şekilde 14 Haziran’da yine buradayız. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz derken çok ciddiyiz. Bilmiyorum farkında mısınız ama biz bu mücadeleyi sürdürmekte son derece kararlıyız.” “BU ÜLKE BU SÖZLEŞMENİN TARAFI OLACAK” Avukat Hülya Gülbahar: Maalesef 7 Haziran duruşmasında, 28 Nisan duruşmasında olduğu gibi Cumhurbaşkanlığının savunmalarının yani davalı tarafın biz davacıyız bu dava çünkü mağdur edildik ve bu mağduriyetin giderilmesi için bu sistemin mahkemesine başvurduk, Danıştay’a geldik fakat geçtiğimiz duruşmada da bu duruşmada da Cumhurbaşkanlığı vekillerinin kibirli, üstenci, herkese ders vermeye çalışan, parmak sallayan tavrına maruz kaldık az önce. Duruşmada davacı vekiller olarak, kadınlar, barolar ve partisi adına dava açan arkadaşlarımız olarak kendilerine bu sözleri aynen iade ettik. Biz çok sıkıldık bu kibirli üsluplardan, muktedirlerin bu hepimize ayar verme çabalarından çok sıkıldık. Burada İstanbul Sözleşmesini savunuyoruz, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğimizi her seferinde söylüyoruz. Eşit bir hayat için mücadele etmeye devam edeceğiz dolayısıyla mecburuz İstanbul Sözleşmesi’ni savunmaya, şiddetsiz bir hayat için mücadele etmeye devam edeceğiz, her anımızda, her saniyemizde İstanbul Sözleşmesi’ni savunacağız ama aynı zamanda İstanbul Sözleşmesi bizim onurumuz, onur mücadelesi veriyoruz burada, onurumuzu kimseye ezdirmeyiz kimseye ezdirmeyeceğiz. Bu ülke bu sözleşmenin tarafı olacak, bu ülkenin devletini bütün dünya devletlerine örnek bir şekilde İstanbul Sözleşmesini uygulayan devlet yapmak üzere ant içtik, ant içeceğiz.” “BURADA GERÇEKTEN BİR SAVAŞ VAR. BU SAVAŞI SÜRDÜRECEĞİZ” Önce Kadınlar ve Çocuklar Derneği adına Müjde Tozbey: “Burada gerçekten bir savaş var. Bu savaşı sürdüreceğiz. Zannetmesinler ki sadece bugün geldik. Ama biz her zaman söylediğimiz gibi tekrar ediyoruz: Öldürülen kadınlar ya da şiddete maruz kalan kadınlar, tecavüz edilen kadınlar istatistiksel veri değillerdir. Acınıp geçilecek insanlar değillerdir. Onlar aşklarıyla, sevinçleriyle, mutluluklarıyla, tarihleriyle insandırlar. En önce insandırlar. Bu nedenle İstanbul Sözleşmesi varken dahi korunmayan ve korunmadıkları için öldürülen kadınlar için sadece burada değiliz. İstanbul Sözleşmesi sayesinde yaşamını yitirmeyen, maruz kaldığı şiddetten kurtulan yüzlerce, binlerce kadın için de buradayız. Biz, sembolik de olsa bugün 20 öldürülen kadının ailesini getirdik. Bizde onlarca kadın var. Ülkemizde yüzlerce kadın… Bu ailemizde iki tanesini kısaca dinlemenizi istiyoruz. İzmir’den Remziye Tüysüz, bir buçuk ay önce öldürüldü. Onun erkek kardeşi, Mutlu burada.” Remziye Tüysüz’ün erkek kardeşi Mutlu: “Benim kız kardeşim erkek şiddetine kurban gidenlerden sadece biri ama bunun son olmayacağı açık bir şekilde ortada. Ben kız kardeşimi kaybetmiş olabilirim ama daha fazla kadının öldürülmemesi için bugün buradayım ve İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin iptali için bizler, katledilen kadınların aileleri bu mücadele için buradayız.” Remziye Tüysüz’ün kız kardeşi Asiye: “Ben Diyarbakır’dan katılıyorum, koruma kararına rağmen öldürülen Remziye Yoldaş için gelen bütün avukatlarıma, sivil toplum örgütlerine teşekkür ediyorum. Gönül isterdi ki Remzi’ye bugün aramızda olsun, yaşatılabilirdi, korunabilirdi ama korunamadı. Şikayetlerine rağmen kayıtsız kalındı, kayıtsız kalanlar da bugün suçlarını kabul etmiyorlar. Fail cezasını almış olmalarına rağmen belli merciler bunu bir türlü kabullenemiyorlar. Hesabını sormak için burada olmaya devam edeceğiz, umut ediyorum ki Danıştay Başkanımız hepimizi mutlu edecek bir karar verecektir çünkü adaletten umudumuzu kesmiyoruz.” “KARAR NE OLURSA OLSUN KADINLAR KAZANMIŞTIR” 29 Ekim Kadınları Derneği Başkanı Şenal Sarıhan: “Bugün sadece kadın örgütlerimiz değil, aynı zamanda barolarımız, barolarımızla birlikte siyasi partilerimizin temsilcileri ve çeşitli demokratik kitle örgütü temsilcileri ama esas olarak herhangi bir aidiyet taşımamasına karşı kadın duyarlılığıyla kendi hakları için bizim yanımızda olan arkadaşlarla yeni bir duruşmayı bitirdik. 28 Nisan, arkasına 7 Haziran ve 14 Haziran daha sonra da 24 Haziran’da duruşmalarımız devam edecek. Asıl büyük duruşmanın hayatın içinde, hepimizin evinde, hepimizin iş yolunda hepimizin çalışma alanında ya da hepimizin dolaştığı parklarda ve caddelerde olduğunu biliyoruz. Çünkü şiddet her yerden fışkırıyor. Artık şiddet, kendi istekleriyle intihara doğru yönelerek son vermek isteyen insanlara büyük acılar çektiriyor. Oysa biz, kadınların şiddetten uzak, biz kadınların mutluluk içinde yaşamalarını arzu ediyoruz. Bugün İstanbul Sözleşmesi’ni ailelerin güya boşanmalara neden olduğu gerekçesiyle iptal edildiği gibi haksız, hukuksuz, gerçek dışı bir yalana sarılan feshedici makamlar, bugün şunu görmeliler ki: Evlerdeki mutluluğu da sağlamak, ancak şiddetten uzak bir ev yaşamını inşa etmekle olanaklıdır. Biz mücadeleye devam edeceğiz. Karar ne olursa olsun kadınlar kazanmıştır. Çünkü kadınlar, birlikte olmayı, tarihe kendi adlarını yazma noktasında kararlı davranmışlardır.” “BU SÖZLEŞMEYİ ANCAK VE ANCAK KADINLAR YIRTABİLİR” Sol Parti Başkanlar Kurulu üyesi İlknur Başer: “Bugün dava açanlardan bir siyasal parti olarak şunu herkes iyi bilsin ki kadınlar bu yolları kolay kat etmedi, elleriyle, tırnaklarıyla kazıya kazıya bu hakkı elde etti. İstanbul Sözleşmesi’ni yazdıran kadınlardır. Bu sözleşmeyi rafa kaldıracak olan yine kadınlardır, kadınlar bu sözleşmeyi nasıl rafa kaldıracak? Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı, kadınların, çocukların cinsel istismara maruz kalmadığı, eşit, özgür, laik bir ülkeyi kurunca bu sözleşmeyi ancak ve ancak kadınlar yırtabilir. Kadınların yaşam hakkının ortadan kaldırıldığı bu ülkede İstanbul Sözleşmesi devam edecek. Hukuksal karar ne olursa olsun kadınlar İstanbul Sözleşmesi’ni savunmaya, onu yaşatmaya, birbirimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. Umudu yeşerteceğiz, birbirimize sıkı sıkı sarılarak hep birlikte yaşamı savunmaya devam edeceğiz.”
Kadın örgütleri, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı’nın iptali için açılan ikinci davanın Danıştay’da görülmesinin ardından “İstanbul Sözleşmesi bizim onurumuz, onur mücadelesi veriyoruz burada, onurumuzu kimseye ezdirmeyiz kimseye ezdirmeyeceğiz. Bu ülke bu sözleşmenin tarafı olacak, bu ülkenin devletini bütün dünya devletlerine örnek bir şekilde İstanbul Sözleşmesini uygulayan devlet yapmak üzere ant içtik, ant içeceğiz” açıklaması yaptı.

Danıştay’da, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ilişkin Cumhurbaşkanı kararının iptali istemiyle açılan ikinci davanın görülmesinin ardından kadın örgütleri basın açıklaması yaptı. Danıştay'ın önünde yapılan açıklamalar şöyle:

Eşitlik İçin Kadın Platformu Selin Nakıpoğlu: Biz bir kişinin verdiği İstanbul Sözleşmesi’nden imzayı çekiyorum, çektim kararına karşı biliyorsunuz davalarımızı açtık. Önce 28 Nisan’da bu binadaydık, bu duruşma salonundaydık. Bugün 7 Haziran. Yine bir duruşmadan çıktık ve şunu gördük: Bizler nasıl eşitlik karşıtı bir iklimdeyiz, bunu daha iyi anladık. Bunu nasıl anladık? Aslında davalı ve davalı vekilinin beyanlarından anladık. Biz Anayasa’nın yolundan gidiyoruz. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, ülkenin yönetilmesi meselesinde görüşlerimizi söyledik. Aynı şekilde 14 Haziran’da yine buradayız. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz derken çok ciddiyiz. Bilmiyorum farkında mısınız ama biz bu mücadeleyi sürdürmekte son derece kararlıyız.”

“BU ÜLKE BU SÖZLEŞMENİN TARAFI OLACAK”

Avukat Hülya Gülbahar: Maalesef 7 Haziran duruşmasında, 28 Nisan duruşmasında olduğu gibi Cumhurbaşkanlığının savunmalarının yani davalı tarafın biz davacıyız bu dava çünkü mağdur edildik ve bu mağduriyetin giderilmesi için bu sistemin mahkemesine başvurduk, Danıştay’a geldik fakat geçtiğimiz duruşmada da bu duruşmada da Cumhurbaşkanlığı vekillerinin kibirli, üstenci, herkese ders vermeye çalışan, parmak sallayan tavrına maruz kaldık az önce. Duruşmada davacı vekiller olarak, kadınlar, barolar ve partisi adına dava açan arkadaşlarımız olarak kendilerine bu sözleri aynen iade ettik. Biz çok sıkıldık bu kibirli üsluplardan, muktedirlerin bu hepimize ayar verme çabalarından çok sıkıldık. Burada İstanbul Sözleşmesini savunuyoruz, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğimizi her seferinde söylüyoruz. Eşit bir hayat için mücadele etmeye devam edeceğiz dolayısıyla mecburuz İstanbul Sözleşmesi’ni savunmaya, şiddetsiz bir hayat için mücadele etmeye devam edeceğiz, her anımızda, her saniyemizde İstanbul Sözleşmesi’ni savunacağız ama aynı zamanda İstanbul Sözleşmesi bizim onurumuz, onur mücadelesi veriyoruz burada, onurumuzu kimseye ezdirmeyiz kimseye ezdirmeyeceğiz. Bu ülke bu sözleşmenin tarafı olacak, bu ülkenin devletini bütün dünya devletlerine örnek bir şekilde İstanbul Sözleşmesini uygulayan devlet yapmak üzere ant içtik, ant içeceğiz.”

“BURADA GERÇEKTEN BİR SAVAŞ VAR. BU SAVAŞI SÜRDÜRECEĞİZ”

Önce Kadınlar ve Çocuklar Derneği adına Müjde Tozbey: “Burada gerçekten bir savaş var. Bu savaşı sürdüreceğiz. Zannetmesinler ki sadece bugün geldik. Ama biz her zaman söylediğimiz gibi tekrar ediyoruz: Öldürülen kadınlar ya da şiddete maruz kalan kadınlar, tecavüz edilen kadınlar istatistiksel veri değillerdir. Acınıp geçilecek insanlar değillerdir. Onlar aşklarıyla, sevinçleriyle, mutluluklarıyla, tarihleriyle insandırlar. En önce insandırlar. Bu nedenle İstanbul Sözleşmesi varken dahi korunmayan ve korunmadıkları için öldürülen kadınlar için sadece burada değiliz. İstanbul Sözleşmesi sayesinde yaşamını yitirmeyen, maruz kaldığı şiddetten kurtulan yüzlerce, binlerce kadın için de buradayız. Biz, sembolik de olsa bugün 20 öldürülen kadının ailesini getirdik. Bizde onlarca kadın var. Ülkemizde yüzlerce kadın… Bu ailemizde iki tanesini kısaca dinlemenizi istiyoruz. İzmir’den Remziye Tüysüz, bir buçuk ay önce öldürüldü. Onun erkek kardeşi, Mutlu burada.”

Remziye Tüysüz’ün erkek kardeşi Mutlu: “Benim kız kardeşim erkek şiddetine kurban gidenlerden sadece biri ama bunun son olmayacağı açık bir şekilde ortada. Ben kız kardeşimi kaybetmiş olabilirim ama daha fazla kadının öldürülmemesi için bugün buradayım ve İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin iptali için bizler, katledilen kadınların aileleri bu mücadele için buradayız.”

Remziye Tüysüz’ün kız kardeşi Asiye: “Ben Diyarbakır’dan katılıyorum, koruma kararına rağmen öldürülen Remziye Yoldaş için gelen bütün avukatlarıma, sivil toplum örgütlerine teşekkür ediyorum. Gönül isterdi ki Remzi’ye bugün aramızda olsun, yaşatılabilirdi, korunabilirdi ama korunamadı. Şikayetlerine rağmen kayıtsız kalındı, kayıtsız kalanlar da bugün suçlarını kabul etmiyorlar. Fail cezasını almış olmalarına rağmen belli merciler bunu bir türlü kabullenemiyorlar. Hesabını sormak için burada olmaya devam edeceğiz, umut ediyorum ki Danıştay Başkanımız hepimizi mutlu edecek bir karar verecektir çünkü adaletten umudumuzu kesmiyoruz.”

“KARAR NE OLURSA OLSUN KADINLAR KAZANMIŞTIR”

29 Ekim Kadınları Derneği Başkanı Şenal Sarıhan: “Bugün sadece kadın örgütlerimiz değil, aynı zamanda barolarımız, barolarımızla birlikte siyasi partilerimizin temsilcileri ve çeşitli demokratik kitle örgütü temsilcileri ama esas olarak herhangi bir aidiyet taşımamasına karşı kadın duyarlılığıyla kendi hakları için bizim yanımızda olan arkadaşlarla yeni bir duruşmayı bitirdik. 28 Nisan, arkasına 7 Haziran ve 14 Haziran daha sonra da 24 Haziran’da duruşmalarımız devam edecek. Asıl büyük duruşmanın hayatın içinde, hepimizin evinde, hepimizin iş yolunda hepimizin çalışma alanında ya da hepimizin dolaştığı parklarda ve caddelerde olduğunu biliyoruz. Çünkü şiddet her yerden fışkırıyor. Artık şiddet, kendi istekleriyle intihara doğru yönelerek son vermek isteyen insanlara büyük acılar çektiriyor. Oysa biz, kadınların şiddetten uzak, biz kadınların mutluluk içinde yaşamalarını arzu ediyoruz. Bugün İstanbul Sözleşmesi’ni ailelerin güya boşanmalara neden olduğu gerekçesiyle iptal edildiği gibi haksız, hukuksuz, gerçek dışı bir yalana sarılan feshedici makamlar, bugün şunu görmeliler ki: Evlerdeki mutluluğu da sağlamak, ancak şiddetten uzak bir ev yaşamını inşa etmekle olanaklıdır. Biz mücadeleye devam edeceğiz. Karar ne olursa olsun kadınlar kazanmıştır. Çünkü kadınlar, birlikte olmayı, tarihe kendi adlarını yazma noktasında kararlı davranmışlardır.”

“BU SÖZLEŞMEYİ ANCAK VE ANCAK KADINLAR YIRTABİLİR”

Sol Parti Başkanlar Kurulu üyesi İlknur Başer: “Bugün dava açanlardan bir siyasal parti olarak şunu herkes iyi bilsin ki kadınlar bu yolları kolay kat etmedi, elleriyle, tırnaklarıyla kazıya kazıya bu hakkı elde etti. İstanbul Sözleşmesi’ni yazdıran kadınlardır. Bu sözleşmeyi rafa kaldıracak olan yine kadınlardır, kadınlar bu sözleşmeyi nasıl rafa kaldıracak? Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı, kadınların, çocukların cinsel istismara maruz kalmadığı, eşit, özgür, laik bir ülkeyi kurunca bu sözleşmeyi ancak ve ancak kadınlar yırtabilir. Kadınların yaşam hakkının ortadan kaldırıldığı bu ülkede İstanbul Sözleşmesi devam edecek. Hukuksal karar ne olursa olsun kadınlar İstanbul Sözleşmesi’ni savunmaya, onu yaşatmaya, birbirimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. Umudu yeşerteceğiz, birbirimize sıkı sıkı sarılarak hep birlikte yaşamı savunmaya devam edeceğiz.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gunestv.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Malatya haberleri