Hüseyin Baş: Sanki Ülkede 20 Yıldır Başkaları Hüküm Sürüyor. Bir 20 Yıl Daha Yönetseniz Ne Yapacaksınız

Gündem (Anka) - Anka Haber Ajansı | 20.06.2022 - 15:53, Güncelleme: 20.06.2022 - 15:53 3802+ kez okundu.
 

Hüseyin Baş: Sanki Ülkede 20 Yıldır Başkaları Hüküm Sürüyor. Bir 20 Yıl Daha Yönetseniz Ne Yapacaksınız

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, AKP iktidarını eleştirerek, “Sanki ülkede 20 yıldır başkaları hüküm sürüyor da bizden yetki isteyen bir muhalefet var ve bundan sonraki süreçte bir şeyleri değiştirecekler. 20 yıldır bu ülkeyi yönetiyorsunuz, bir 20 yıl daha yönetseniz ne yapacaksınız” dedi.

Hüseyin Baş, dün, partisinin Türkiye genelinde düzenlediği ‘Mevzu Ekonomi: Çözüm Milli Ekonomi Modeli’ programının Bursa ayağında konuştu. Türkiye’nin ağır bir ekonomik krizden geçtiğini söyleyen Baş, iktidar çevrelerinin “Ekonomiyi çözse çözse Erdoğan çözer” propagandası yaptığını belirtti. “Sanki ülkede 20 yıldır başkaları hüküm sürüyor da bizden yetki isteyen bir muhalefet var ve bundan sonraki süreçte bir şeyleri değiştirecekler. 20 yıldır bu ülkeyi yönetiyorsunuz, bir 20 yıl daha yönetseniz ne yapacaksınız” diyen Baş, şöyle konuştu: “BU İKTİDARA ‘BUNLAR MÜSLÜMAN’DIR’ DİYE OY VERMEYİN” “Domuz etini kasaplık et haline getirenler bunlar, zinayı suç olmaktan çıkaranlar bunlar, nüfus cüzdanlarından ‘Dini: İslam’dır’ hanesini çıkaranlar bunlar, ama aramızdaki en büyük Müslümanlar da güya bunlar. Burada çok büyük bir tezat var. Sizlere düşen, bütün toplumumuzu bu kandırmaca noktasında ayıktırmaktır, uyandırmaktır. Siz, Cumhuriyet’in kazanımları olan, Atatürk'ün bize emanet ettiği, dedelerimizin savaşla kazandığı bu topraklar üzerine inşa edilen bütün fabrikaların yabancılara, üç beş yandaşa peşkeş çekilmesine ‘tamam’ diyorsanız gidin AK Parti'ye oy verin. Ama rica ediyorum; hiç kimse, 'Bunlar Müslüman’dır, bizim dinimizi kolluyor, koruyor' diye hikâye okuyup bu adamlara oy vermesin.” Zamlara ve enflasyon konusuna da değinen Hüseyin Baş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Fahiş fiyat artışlarıyla insanımızın rızkına uzanan habis ellere karşı hukuki ve idari düzenlemeleri hayata geçirmeyi sürdüreceğiz" sözlerine şöyle yanıt verdi: “TÜRKİYE’DEKİ ENFLASYONUN SEBEBİ HÜKÜMETTİR” “Bakın, habis eller, bizim mahalledeki bakkal Rüstem Amca’ymış. Mahalledeki bakkalla, caddedeki kasapla mücadele ediyorlar. Nedir fahiş fiyat biliyor musunuz? Fahiş fiyat, gelire endeksli senetten (GES) kaynaklanan piyasadır. Fahiş fiyat, senin dövizi, doları alıp, 'Faizi indireceğim, nas var' diye diye bu millete doları iki katına kitlemendir. Fahiş fiyat, cebinde parası olana ‘kur korumalı mevduat (KKM)’ diyerek bu kadar insanın parasını o adamlara tapulamandır. Senin fahiş fiyat dediğin bu. Türkiye'deki enflasyonun sebebini hiçbir yerde aramayın. Türkiye'deki enflasyonun sebebi hükümettir.” Hüseyin Baş, basına ve sosyal medyaya yeni yaptırımlar öngören kanun teklifine de tepki gösterdi ve şunları söyledi: “YALAN HABER İÇİNDE ‘CAMİLER YAKILDI’ VAR MI” “Sosyal medya düzenlemesine göre, yalan haber yayanlar cezalandırılacakmış. Yalan haber yayan düşünsün. Mesela yalan haber içinde ‘Camiler yakıldı’ var mı? Kendisi iktidar olmadan 20 yıl önce açılmış üniversite için 'Biz açtık' demek var mı? Mesela 'Lozan'da gizli madde var' diyenler de yargılanacak mı? 1954 doğumlu Cumhurbaşkanı’nın, 1950 yılında sona eren tek partili sistem için ‘Biz tek partili sistemden çok çektik’ demesi de var mı? Yalan haberin içinde diploması olup olmadığı belli olmayan birinin 'Ben ekonomistim' demesi de var mı?” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üçüncü kez aday olup olamayacağı yönündeki tartışmaya değinen Hüseyin Baş, daha önce söylediği "Eğer Cumhurbaşkanı 'üçüncü kez adayım' diyorsa ben de adayım” sözlerini yineledi. Baş, şöyle konuştu: “EĞER CUMHURBAŞKANI 'ÜÇÜNCÜ KEZ ADAYIM' DİYORSA BEN DE ADAYIM” "Buradan tekrar ediyorum; ben de cumhurbaşkanı adayıyım. Hadi YSK bana da 'yok' desin. Niye böyle diyorum? Cumhurbaşkanı seçilmenin şartları var. Bütün kanunların kendisine uyumlu olmakla zorunlu olduğu yasaya, anayasa denir. Şu anki Anayasa’mızı, ‘2010 Anayasası’ diye bilirsiniz, hâlbuki biz hala 1982 Anayasa’sını uygularız. Onun içini bazen doldururlar, bazen boşaltırlar. Anayasa’mızın 101. maddesinde şöyle yazar; ‘Cumhurbaşkanı, 40 yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçilir’. Şimdi ben, 40 yaşını doldurmadım ama yükseköğrenim yaptım, milletvekili seçilme yeterliliğine de sahibim, Türk vatandaşıyım ve aynı zamanda Türk'üm. Şimdi benim için 40 yaş şartı mesele olacaksa karşı tarafa daha büyük arıza çıkartırım.” Anayasa’nın 101. maddesindeki "Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir" hükmünü anımsatan Baş, şu değerlendirmeyi yaptı:  “ÖLENE KADAR CUMHURBAŞKANI KALMA SİSTEMİ” “Bakın, 5+5 yıl kaç ediyor? 10 yıl. Açık açık burada yazıyor. Bunun bir istisnasından bahseder Anayasa madde 116 ve "Türkiye Büyük Millet Meclisi, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğuyla seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Bu halde Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır" der. Dananın kuyruğunun koptuğu yer ise şu; ‘Cumhurbaşkanının ikinci döneminde seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde cumhurbaşkanı bir daha aday olabilir’. Bu maddeye dayanarak bugün hükümet ve Sayın Cumhurbaşkanımız, 'Erken seçim olursa ben cumhurbaşkanı adayı olabilirim' diyor. Peki Anayasa maddesini bir daha okuyalım; ‘Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir’. Şimdi biz, en son seçimleri ne zaman yaptık? 2018'in haziran ayında yaptık ve bir cumhurbaşkanı seçtik. İkinci dönemini seçtik. Sonraki seçim ne zaman? 2023'ün haziran ayında. Peki bu tarihten önce yapılacak olan bir seçim, 2018 Haziran ayının seçimlerinin yenilenmesi midir, yoksa 2023 Haziran seçimlerinin erkenden yapılması mıdır? Erken yapılmasıdır. Şimdi bunu söylediğiniz zaman, bunlar çok uyanık, size diyorlar ki 'Anayasa’da ve seçim kanunlarında erken seçim diye bir ifade yok. Seçim yenilenmesinden kasıt, erken seçim ve diğer seçim yenilenmelerini kapsıyor, yani erken seçim de seçimi yenilemek manasına gelir' diyorlar. Peki seçim yenilenmesi ne demek? Bir önceki dönemin seçim sürecinde aldığım yetki, bana başka bir seçimle tekrar veriliyor demek. Yani erken seçim olur ve Cumhurbaşkanımız burada aday olur ve seçilirse seçim yenilendiği için kaçıncı dönemini yapmış olur? Yine ikinci dönemini yapmış olur. Peki 2023 yılının haziranından başka bir zamanda seçimi yenileten cumhurbaşkanı 5 yıl daha dursa ve 2028 yılı haziranından bir ay önce bir seçim daha yapsa yine aday olabilir mi? Bu mantığa göre olabilir. Bakın, ben hukukçuyum, kafadan sallama konuşmuyorum. Kanun maddesini ‘lafzi yorum’ dediğimiz şekilde irdeliyorum burada. Bu, bir kişinin ölene kadar cumhurbaşkanı olarak kalmasının önünü açan saçma sapan, uydurma bir formüldür. Babam Prof. Dr. Haydar Baş'ın dediği, 'Yapmayın, bu demokratik krallıktır' cümlesinin bugünkü yansımasıdır. Özetlersek her 5 yılda bir seçim gelmeden bir ay önce ‘seçimi yeniliyorum’ dediğinde, 2018'de aldığı ikinci dönem yetkisini yenilemiş oluyor ve dolayısıyla ölene kadar cumhurbaşkanı olabiliyor. Böyle bir saçmalık olamaz.” Sağlık sisteminde yaşanan sorunlar da Baş’ın gündemindeydi. Bir ambulans şoförünün Sağlık Bakanlığı önünde yaptığı protestoya dikkat çeken Baş, şunları söyledi:  “PANDEMİNİN ÇÖKERTEMEDİĞİ SAĞLIK SİSTEMİNİ HÜKÜMET ÇÖKERTTİ” “Bir ambulans şoförü, bir kanser hastasını hastane hastane dolaştırıyor ve hastayı teslim edecek bir hastane bulamıyor. Neden? Doktor yok. Doktorlara 'Defolun gidin' diyordu Cumhurbaşkanı. Bak, gidince ne oluyor? Zihniyete bakar mısınız, pandeminin çökertemediği sağlık sistemini hükümet çökertti. Tebrik etmek lazım.” Hüseyin Baş Yunanistan ile tırmanan krizi de şöyle değerlendirdi:  “İSTANBUL’UN İKİNCİ FATİHİ ATATÜRK’TÜR” “Bu ülkede, Yunanistan'ı gerçek manada rahatsız eden, korkutan iki adam yaşadı. Birisi Prof. Dr. Haydar Baş, birisi de benim. Atatürk'ü saymıyorum, çünkü onları korkutmadı, direk denize döktü. Niye ‘ben’ diyorum? 10 Kasım tarihi gelirken 'Ayasofya'da Atatürk'ün adına mevlit okutalım' dedim. Bunu daha önce Atatürk yapmış, 70 bin kişiyle Ayasofya'da mevlit okutmuş. Biz de ‘Bu en çok Atatürk'e yakışır’ dedik. Oranın birinci fatihi Fatih Sultan Mehmet, ama ikinci fatihi, İngilizlerin 5 yıllık esaretinden kurtaran ve bu millete tekrar armağan eden, yani birinci fatihin adını anmamıza vesile olan fatihi de Atatürk'tür. O'na bir mevlit okuyalım dedik. Ben bunu deyince Yunan basınında, 'Olmaz öyle şey, Türkiye haddini bilsin' haberleri çıktı. Bu işten bir Yunan rahatsız oldu, bir de...”   İktidarın Yunanistan’a yönelik sertleşen tavrına da değinen Baş, şunları söyledi: “Yunanistan ile bir mücadeleye gireceksen önce samimi olacaksın. Ben, bir yıl önce bir TV programında, 'Yunanistan'a ABD silah yığıyor. Bir ülke başka bir ülkeye niye tank getirir kardeşim. 10 binden fazla tank getirmiş ABD, hiç buna dikkat ediyor musunuz ey siyasiler, ey Meclis'tekiler, ey külliyedekiler? Buna bir dikkat edin, burada bir şeyler oluyor’ dedim. Bir yıl önce uyardım, hiç kimsenin sesi çıkmadı. Çıkan cılız sesler de 'Onlar Türkiye için değil, Rusya için. Rusya'yı tehdit olarak görüyor' dedi. Rusya Ukrayna'ya girdi, bir tane tank bir metre yerinden oynamadı. Demek ki bu Rusya için değilmiş. Şimdi kalktılar, 'ABD bunu nasıl yapar, Yunanistan bunu nasıl yapar' diye serzenişte bulunuyorlar. Biz bunu söylediğimizde harekete geçmeyenler, bugün bunu gündem ederek Türk milletinin güvenliğini mi düşünüyor, yoksa önümüzdeki seçimleri mi düşünüyor? Biraz muhasebe yapmak lazım. Bir seçim yatırımı olarak bu milletin kandırılmasına müsaade etmeyecek olan insanlar işte buradaki insanlardır, sizlersiniz.”  Ege Adaları tartışmasına da değinen Hüseyin Baş, konu ile ilgili şunları söyledi:  “BU ÜLKENİN GEÇMİŞİ DE GELECEĞİ DE BUGÜNÜ DE ATATÜRK’TÜR” “Biz, Adaları Lozan'da kaybetmedik. Osmanlı’nın yaptığı anlaşmayla kaybedilen adaların egemenlik hakkı, yönetim hakkı Yunanistan'a geçti. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Lozan antlaşmasıyla Yunan’ın egemenlik hakkına çomak soktu ve ‘Bu adalar sende kalmış olsa bile silah çıkaramazsın’ dedi. Bunu yapan Atatürk, bir dehadır. Silahsızlandırılması gereken adalara Yunanlılar silah çıkarırken buradakiler, Atatürk ile yine kavga ediyordu. Bakın, bu ülkenin geçmişi de Atatürk'tür, bugünü de Atatürk'tür, geleceği de Atatürk'tür. Siz Atatürk ile barışmadan, siz Atatürk'ün hakkını teslim etmeden, siz Atatürk'ün ruhaniyetinden özür dilemeden vallahi helak olursunuz, billahi helak olursunuz. Atatürk bir Cumhuriyet kurdu, aradan bir yıl geçmedi, bütün dünya Ankara'daki hükümeti tanıdı. 48 senedir KKTC'yi iki tane ülkeye tanıtamadınız. Bu 48 senenin 20 senesi de sizin hükümetinizle geçti. Yiyorsa maçanız, varsa delikanlılığınız çıkın, KKTC'yi bütün dünyaya tanıtın. Bıraktım bütün dünyayı, sadece sınır ülkelere tanıtın. ‘Türkiye'nin dış politikasını nasıl buluyorsunuz’ derler bana. Türkiye'nin bir dış politikası yok. Türkiye'nin dış politikası dediğin, ABD'nin iç politikası.”
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, AKP iktidarını eleştirerek, “Sanki ülkede 20 yıldır başkaları hüküm sürüyor da bizden yetki isteyen bir muhalefet var ve bundan sonraki süreçte bir şeyleri değiştirecekler. 20 yıldır bu ülkeyi yönetiyorsunuz, bir 20 yıl daha yönetseniz ne yapacaksınız” dedi.

Hüseyin Baş, dün, partisinin Türkiye genelinde düzenlediği ‘Mevzu Ekonomi: Çözüm Milli Ekonomi Modeli’ programının Bursa ayağında konuştu. Türkiye’nin ağır bir ekonomik krizden geçtiğini söyleyen Baş, iktidar çevrelerinin “Ekonomiyi çözse çözse Erdoğan çözer” propagandası yaptığını belirtti. “Sanki ülkede 20 yıldır başkaları hüküm sürüyor da bizden yetki isteyen bir muhalefet var ve bundan sonraki süreçte bir şeyleri değiştirecekler. 20 yıldır bu ülkeyi yönetiyorsunuz, bir 20 yıl daha yönetseniz ne yapacaksınız” diyen Baş, şöyle konuştu:

“BU İKTİDARA ‘BUNLAR MÜSLÜMAN’DIR’ DİYE OY VERMEYİN”

“Domuz etini kasaplık et haline getirenler bunlar, zinayı suç olmaktan çıkaranlar bunlar, nüfus cüzdanlarından ‘Dini: İslam’dır’ hanesini çıkaranlar bunlar, ama aramızdaki en büyük Müslümanlar da güya bunlar. Burada çok büyük bir tezat var. Sizlere düşen, bütün toplumumuzu bu kandırmaca noktasında ayıktırmaktır, uyandırmaktır. Siz, Cumhuriyet’in kazanımları olan, Atatürk'ün bize emanet ettiği, dedelerimizin savaşla kazandığı bu topraklar üzerine inşa edilen bütün fabrikaların yabancılara, üç beş yandaşa peşkeş çekilmesine ‘tamam’ diyorsanız gidin AK Parti'ye oy verin. Ama rica ediyorum; hiç kimse, 'Bunlar Müslüman’dır, bizim dinimizi kolluyor, koruyor' diye hikâye okuyup bu adamlara oy vermesin.”

Zamlara ve enflasyon konusuna da değinen Hüseyin Baş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Fahiş fiyat artışlarıyla insanımızın rızkına uzanan habis ellere karşı hukuki ve idari düzenlemeleri hayata geçirmeyi sürdüreceğiz" sözlerine şöyle yanıt verdi:

“TÜRKİYE’DEKİ ENFLASYONUN SEBEBİ HÜKÜMETTİR”

“Bakın, habis eller, bizim mahalledeki bakkal Rüstem Amca’ymış. Mahalledeki bakkalla, caddedeki kasapla mücadele ediyorlar. Nedir fahiş fiyat biliyor musunuz? Fahiş fiyat, gelire endeksli senetten (GES) kaynaklanan piyasadır. Fahiş fiyat, senin dövizi, doları alıp, 'Faizi indireceğim, nas var' diye diye bu millete doları iki katına kitlemendir. Fahiş fiyat, cebinde parası olana ‘kur korumalı mevduat (KKM)’ diyerek bu kadar insanın parasını o adamlara tapulamandır. Senin fahiş fiyat dediğin bu. Türkiye'deki enflasyonun sebebini hiçbir yerde aramayın. Türkiye'deki enflasyonun sebebi hükümettir.”

Hüseyin Baş, basına ve sosyal medyaya yeni yaptırımlar öngören kanun teklifine de tepki gösterdi ve şunları söyledi:

“YALAN HABER İÇİNDE ‘CAMİLER YAKILDI’ VAR MI”

“Sosyal medya düzenlemesine göre, yalan haber yayanlar cezalandırılacakmış. Yalan haber yayan düşünsün. Mesela yalan haber içinde ‘Camiler yakıldı’ var mı? Kendisi iktidar olmadan 20 yıl önce açılmış üniversite için 'Biz açtık' demek var mı? Mesela 'Lozan'da gizli madde var' diyenler de yargılanacak mı? 1954 doğumlu Cumhurbaşkanı’nın, 1950 yılında sona eren tek partili sistem için ‘Biz tek partili sistemden çok çektik’ demesi de var mı? Yalan haberin içinde diploması olup olmadığı belli olmayan birinin 'Ben ekonomistim' demesi de var mı?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üçüncü kez aday olup olamayacağı yönündeki tartışmaya değinen Hüseyin Baş, daha önce söylediği "Eğer Cumhurbaşkanı 'üçüncü kez adayım' diyorsa ben de adayım” sözlerini yineledi. Baş, şöyle konuştu:

“EĞER CUMHURBAŞKANI 'ÜÇÜNCÜ KEZ ADAYIM' DİYORSA BEN DE ADAYIM”

"Buradan tekrar ediyorum; ben de cumhurbaşkanı adayıyım. Hadi YSK bana da 'yok' desin. Niye böyle diyorum? Cumhurbaşkanı seçilmenin şartları var. Bütün kanunların kendisine uyumlu olmakla zorunlu olduğu yasaya, anayasa denir. Şu anki Anayasa’mızı, ‘2010 Anayasası’ diye bilirsiniz, hâlbuki biz hala 1982 Anayasa’sını uygularız. Onun içini bazen doldururlar, bazen boşaltırlar. Anayasa’mızın 101. maddesinde şöyle yazar; ‘Cumhurbaşkanı, 40 yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçilir’. Şimdi ben, 40 yaşını doldurmadım ama yükseköğrenim yaptım, milletvekili seçilme yeterliliğine de sahibim, Türk vatandaşıyım ve aynı zamanda Türk'üm. Şimdi benim için 40 yaş şartı mesele olacaksa karşı tarafa daha büyük arıza çıkartırım.”

Anayasa’nın 101. maddesindeki "Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir" hükmünü anımsatan Baş, şu değerlendirmeyi yaptı: 

“ÖLENE KADAR CUMHURBAŞKANI KALMA SİSTEMİ”

“Bakın, 5+5 yıl kaç ediyor? 10 yıl. Açık açık burada yazıyor. Bunun bir istisnasından bahseder Anayasa madde 116 ve "Türkiye Büyük Millet Meclisi, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğuyla seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Bu halde Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır" der. Dananın kuyruğunun koptuğu yer ise şu; ‘Cumhurbaşkanının ikinci döneminde seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde cumhurbaşkanı bir daha aday olabilir’. Bu maddeye dayanarak bugün hükümet ve Sayın Cumhurbaşkanımız, 'Erken seçim olursa ben cumhurbaşkanı adayı olabilirim' diyor. Peki Anayasa maddesini bir daha okuyalım; ‘Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir’. Şimdi biz, en son seçimleri ne zaman yaptık? 2018'in haziran ayında yaptık ve bir cumhurbaşkanı seçtik. İkinci dönemini seçtik. Sonraki seçim ne zaman? 2023'ün haziran ayında. Peki bu tarihten önce yapılacak olan bir seçim, 2018 Haziran ayının seçimlerinin yenilenmesi midir, yoksa 2023 Haziran seçimlerinin erkenden yapılması mıdır? Erken yapılmasıdır. Şimdi bunu söylediğiniz zaman, bunlar çok uyanık, size diyorlar ki 'Anayasa’da ve seçim kanunlarında erken seçim diye bir ifade yok. Seçim yenilenmesinden kasıt, erken seçim ve diğer seçim yenilenmelerini kapsıyor, yani erken seçim de seçimi yenilemek manasına gelir' diyorlar. Peki seçim yenilenmesi ne demek? Bir önceki dönemin seçim sürecinde aldığım yetki, bana başka bir seçimle tekrar veriliyor demek. Yani erken seçim olur ve Cumhurbaşkanımız burada aday olur ve seçilirse seçim yenilendiği için kaçıncı dönemini yapmış olur? Yine ikinci dönemini yapmış olur. Peki 2023 yılının haziranından başka bir zamanda seçimi yenileten cumhurbaşkanı 5 yıl daha dursa ve 2028 yılı haziranından bir ay önce bir seçim daha yapsa yine aday olabilir mi? Bu mantığa göre olabilir. Bakın, ben hukukçuyum, kafadan sallama konuşmuyorum. Kanun maddesini ‘lafzi yorum’ dediğimiz şekilde irdeliyorum burada. Bu, bir kişinin ölene kadar cumhurbaşkanı olarak kalmasının önünü açan saçma sapan, uydurma bir formüldür. Babam Prof. Dr. Haydar Baş'ın dediği, 'Yapmayın, bu demokratik krallıktır' cümlesinin bugünkü yansımasıdır. Özetlersek her 5 yılda bir seçim gelmeden bir ay önce ‘seçimi yeniliyorum’ dediğinde, 2018'de aldığı ikinci dönem yetkisini yenilemiş oluyor ve dolayısıyla ölene kadar cumhurbaşkanı olabiliyor. Böyle bir saçmalık olamaz.”

Sağlık sisteminde yaşanan sorunlar da Baş’ın gündemindeydi. Bir ambulans şoförünün Sağlık Bakanlığı önünde yaptığı protestoya dikkat çeken Baş, şunları söyledi: 

“PANDEMİNİN ÇÖKERTEMEDİĞİ SAĞLIK SİSTEMİNİ HÜKÜMET ÇÖKERTTİ”

“Bir ambulans şoförü, bir kanser hastasını hastane hastane dolaştırıyor ve hastayı teslim edecek bir hastane bulamıyor. Neden? Doktor yok. Doktorlara 'Defolun gidin' diyordu Cumhurbaşkanı. Bak, gidince ne oluyor? Zihniyete bakar mısınız, pandeminin çökertemediği sağlık sistemini hükümet çökertti. Tebrik etmek lazım.”

Hüseyin Baş Yunanistan ile tırmanan krizi de şöyle değerlendirdi: 

“İSTANBUL’UN İKİNCİ FATİHİ ATATÜRK’TÜR”

“Bu ülkede, Yunanistan'ı gerçek manada rahatsız eden, korkutan iki adam yaşadı. Birisi Prof. Dr. Haydar Baş, birisi de benim. Atatürk'ü saymıyorum, çünkü onları korkutmadı, direk denize döktü. Niye ‘ben’ diyorum? 10 Kasım tarihi gelirken 'Ayasofya'da Atatürk'ün adına mevlit okutalım' dedim. Bunu daha önce Atatürk yapmış, 70 bin kişiyle Ayasofya'da mevlit okutmuş. Biz de ‘Bu en çok Atatürk'e yakışır’ dedik. Oranın birinci fatihi Fatih Sultan Mehmet, ama ikinci fatihi, İngilizlerin 5 yıllık esaretinden kurtaran ve bu millete tekrar armağan eden, yani birinci fatihin adını anmamıza vesile olan fatihi de Atatürk'tür. O'na bir mevlit okuyalım dedik. Ben bunu deyince Yunan basınında, 'Olmaz öyle şey, Türkiye haddini bilsin' haberleri çıktı. Bu işten bir Yunan rahatsız oldu, bir de...” 

 İktidarın Yunanistan’a yönelik sertleşen tavrına da değinen Baş, şunları söyledi:

“Yunanistan ile bir mücadeleye gireceksen önce samimi olacaksın. Ben, bir yıl önce bir TV programında, 'Yunanistan'a ABD silah yığıyor. Bir ülke başka bir ülkeye niye tank getirir kardeşim. 10 binden fazla tank getirmiş ABD, hiç buna dikkat ediyor musunuz ey siyasiler, ey Meclis'tekiler, ey külliyedekiler? Buna bir dikkat edin, burada bir şeyler oluyor’ dedim. Bir yıl önce uyardım, hiç kimsenin sesi çıkmadı. Çıkan cılız sesler de 'Onlar Türkiye için değil, Rusya için. Rusya'yı tehdit olarak görüyor' dedi. Rusya Ukrayna'ya girdi, bir tane tank bir metre yerinden oynamadı. Demek ki bu Rusya için değilmiş. Şimdi kalktılar, 'ABD bunu nasıl yapar, Yunanistan bunu nasıl yapar' diye serzenişte bulunuyorlar. Biz bunu söylediğimizde harekete geçmeyenler, bugün bunu gündem ederek Türk milletinin güvenliğini mi düşünüyor, yoksa önümüzdeki seçimleri mi düşünüyor? Biraz muhasebe yapmak lazım. Bir seçim yatırımı olarak bu milletin kandırılmasına müsaade etmeyecek olan insanlar işte buradaki insanlardır, sizlersiniz.” 

Ege Adaları tartışmasına da değinen Hüseyin Baş, konu ile ilgili şunları söyledi: 

“BU ÜLKENİN GEÇMİŞİ DE GELECEĞİ DE BUGÜNÜ DE ATATÜRK’TÜR”

“Biz, Adaları Lozan'da kaybetmedik. Osmanlı’nın yaptığı anlaşmayla kaybedilen adaların egemenlik hakkı, yönetim hakkı Yunanistan'a geçti. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Lozan antlaşmasıyla Yunan’ın egemenlik hakkına çomak soktu ve ‘Bu adalar sende kalmış olsa bile silah çıkaramazsın’ dedi. Bunu yapan Atatürk, bir dehadır. Silahsızlandırılması gereken adalara Yunanlılar silah çıkarırken buradakiler, Atatürk ile yine kavga ediyordu. Bakın, bu ülkenin geçmişi de Atatürk'tür, bugünü de Atatürk'tür, geleceği de Atatürk'tür. Siz Atatürk ile barışmadan, siz Atatürk'ün hakkını teslim etmeden, siz Atatürk'ün ruhaniyetinden özür dilemeden vallahi helak olursunuz, billahi helak olursunuz. Atatürk bir Cumhuriyet kurdu, aradan bir yıl geçmedi, bütün dünya Ankara'daki hükümeti tanıdı. 48 senedir KKTC'yi iki tane ülkeye tanıtamadınız. Bu 48 senenin 20 senesi de sizin hükümetinizle geçti. Yiyorsa maçanız, varsa delikanlılığınız çıkın, KKTC'yi bütün dünyaya tanıtın. Bıraktım bütün dünyayı, sadece sınır ülkelere tanıtın. ‘Türkiye'nin dış politikasını nasıl buluyorsunuz’ derler bana. Türkiye'nin bir dış politikası yok. Türkiye'nin dış politikası dediğin, ABD'nin iç politikası.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gunestv.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Malatya haberleri