Gündem

Ekrem İmamoğlu Protestolarında Yargılanan Gençler İşkence İddialarını Dile Getirdi

66 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşmasında gençler ve avukatları, polis şiddetine ve kötü muameleye dikkat çekti. Mahkeme, işkence iddialarıyla ilgili suç duyurusu taleplerini reddetti.

Abone Ol

66 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşmasında gençler ve avukatları, polis şiddetine ve kötü muameleye dikkat çekti. Mahkeme, işkence iddialarıyla ilgili suç duyurusu taleplerini reddetti.

Protestoların İlk Duruşmasında İşkence İddiaları Gündeme Geldi

CHP’nin cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından başlayan eylemlerde gözaltına alınan 66 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması İstanbul 26. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından görüldü. Sanıklar ve avukatları, duruşmada işkence ve kötü muamele iddialarını detaylarıyla anlattı. Ancak mahkeme, bu iddialarla ilgili suç duyurusunda bulunulması taleplerini reddetti. Bir sonraki duruşma 13 Şubat 2026’da yapılacak.

Gözaltı Süreci: 66 Kişi Hakkında Dava Açıldı

Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diplomasının 18 Mart’ta iptal edilmesi ve 23 Mart’ta tutuklanmasının ardından İstanbul’un farklı noktalarında protesto gösterileri düzenlenmişti. Bu süreçte 66 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanların 26’sı tutuklandı, ancak sonrasında tüm sanıklar tensiple tahliye edildi.

Davanın ilk duruşması İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görüldü. “Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen dağılmama” suçlamasıyla yargılanan sanıkların büyük bölümü duruşmaya katıldı.

Polis Şiddeti İddiaları: "Bu Gençler Doktor, Avukat Olacak"

Sanıkların ve avukatlarının ortak savunmasında en çok öne çıkan konu, gözaltı sırasında yaşanan polis şiddetiydi. Sanıklardan biri, “30 santim mesafeden biber gazı sıkıldı. Direnmedim ama dört-beş polis ‘direnme’ diye bağırıyordu. Beş santimden en az üç defa biber gazı sıktılar. Zannediyorum terör örgütü üyelerine bunu yapmamışlardır. Bu gençler ileride doktor, avukat olacak.” sözleriyle yaşadığı şiddeti anlattı.

Bir başka sanık ise gözaltı sürecinde ailesine haber verilmediğini belirterek, “Ailem iki gün boyunca cesedimi aramış. Polis, aileme ‘oğlunuz uyuşturucu kullanmış, gözleri mor’ demiş. Ben o sırada gözaltındaydım.” dedi.

Avukatlar: “İddianame İki Satır, Delil Yok”

Sanık avukatları, iddianamenin yetersizliğine dikkat çekti. Bir avukat, “Bu bir iddianame değil. Dosyada delil yok, yalnızca toplu yargılama var. Biz Gayrettepe’ye gittiğimizde çocukların hali içler acısıydı. Darp izleri, yüzünden akan kan vardı. Ama dosyada bunlara dair hiçbir şey yok.” ifadelerini kullandı.

Bazı avukatlar, müvekkillerine ait kask numaralarının ve görüntü kayıtlarının ellerinde olduğunu belirterek mahkemeye sunacaklarını söyledi. Ancak hakim, işkence iddialarına dair suç duyurusu taleplerini reddetti.

Gazeteci Zişan Gür: “Ben Beraat Talep Etmeyeceğim, Asıl Yargılanması Gereken Onlar”

Duruşmada savunma yapan Sendika.org muhabiri Zişan Gür ise, o gün orada gazeteci kimliğiyle bulunduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

“Anayasal haklarımızı kullandığımız için alanda işkence gördük. 10 metrekarelik bir alanda 16 kişiyle birlikte, üzerimizde biber gazı kokusuyla tutulduk. Gözaltına alınırken burnum kırıldı, kaburgalarım zedelendi. Ben gazeteciyim, görevimi yaptığım için gözaltına alındım. Asıl yargılanması gereken biz değiliz.”

Mahkeme Suç Duyurusu Taleplerini Reddetti

Savunmaların ardından mahkeme, önemli bir ara karara imza attı. Sanıkların işkence gördükleri yönündeki iddialarına ilişkin, “mahkememizin meçhul failleri araştırma ve suç duyurusunda bulunma gibi bir yetkisi yoktur” diyerek faillerin tespiti ve haklarında işlem yapılması taleplerini reddetti.

Ayrıca, valilik yasağına dair belgelerin emniyetten istenmesine, olay gününe ilişkin MOBESE kayıtlarının mahkemeye gönderilmesi için ilgili kurumlara müzekkere yazılmasına ve daha önce savunmaları alınan sanıkların duruşmalardan vareste tutulmasına karar verildi.

Bir Sonraki Duruşma 13 Şubat’ta

Davanın bir sonraki duruşması 13 Şubat 2026 günü saat 10.00’da İstanbul’da görülecek. İşkence iddialarının soruşturulmayacak olması, hukuk çevrelerinde ve insan hakları savunucuları arasında yeni tartışmaları da beraberinde getirecek gibi görünüyor.