Ali İsmail Korkmaz Vakfı (ALİKEV), Hatay Valiliği’nden izin alamadığı için bu yılki Türkiye İş Bankası 47. İstanbul Maratonu’na katılamadı.
Vakıf Genel Koordinatörü Deniz Umut Eker, “Yardım toplama izinlerinin kısıtlanması sadece finansal değil, sivil toplumun varoluş alanını da daraltıyor” dedi.
Bin gün geçti, Hatay hâlâ toparlanamadı
6 Şubat depremlerinin üzerinden bin gün geçti. Faaliyet binası yıkılan ALİKEV, Hatay’daki gençlere yönelik projelerini geçici alanlarda sürdürmeye çalışıyor.
Maratonda 174 bursiyer için bağış toplamak isteyen Vakıf, 3 milyon 298 bin lira hedefiyle başvuru yaptı ancak Hatay Valiliği’nden iki ay geçmesine rağmen izin alamadı.
“Yardım izinleri bir yıl geçerli, sonra yeniden başvuru gerekiyor”
Eker, valilik izinlerinin yalnızca bir yıl için verildiğini belirterek, “Her yıl burs sayısı ve miktarı değiştiği için yeniden başvuru yapmamız gerekiyor. Bu da belirsizliği artırıyor” dedi.
“Bağış alamamak, sivil toplumun dayanıklılığını azaltıyor”
Eker, ekonomik krizin bireysel bağışları azalttığını hatırlatarak şunları söyledi:
“Eskiden düzenli bağış yapan insanlar artık katkılarını azaltıyor ya da tamamen durduruyor. Bu da kurumların uzun vadeli plan yapmasını, yeni projeler başlatmasını zorlaştırıyor.”
“Bağış kampanyaları dayanışmayı büyütür”
Eker’e göre bağış toplamak yalnızca finansal bir faaliyet değil:
“Maraton kampanyaları veya çevrim içi bağış etkinlikleri, toplumu bir araya getirir. İnsanlara ‘birlikte iyileşme’ hissi verir. İzin verilmemesi, bu kamusal alanı da ortadan kaldırıyor.”
“Yardım izni kısıtlaması, yurttaşın dayanışma hakkını da zayıflatıyor”
Eker, “Bizim gibi toplumsal dönüşümü hedefleyen kurumlar için bağış kadar önemli olan, o bağışın şeffaf ve dayanışma içinde toplanabilmesidir. Yardım toplama izinlerinin kısıtlanması hem örgütlerin bağımsızlığını hem yurttaşların dayanışma hakkını zayıflatıyor” dedi.