Alevi Bektaşi Federasyonu 11. Olağan Genel Kurulu'nda konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Alevilerin ''süreç'' hakkında endişe etmemelerini belirterek, "Kesinlikle onların olmadığı bir süreç olmayacak. Bakın biz İmralı Adası'ndayken dört saat kaldık. Orada Sayın Öcalan'a 'Aleviler bu sürecin neresindedir?' diye sorduklarında aynen şöyle söylemişti, 'Aleviler tam da bu işin ortasındadır. Aleviler tam da bu işin kalbidir' dedi. Şimdi gerçekten Alevilerin eşit yurttaşlık hakkının tartışılmadığı, masada olmadığı Alevilerin özgür olmadığı, bir süreç barış süreci olur mu" diye sordu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşçıer de "Numan Kurtuluş'un sözünü ifade etmek isterim. Barış için görüşme yaparken savaşa atıfta bulunmak, savaşa güzellemeler yapmak, canların canını yakmak tarihin her döneminde zalim ya da zalimin ortaklarının işidir" dedi.
"DEM Parti'de Aleviler diğer halklar ve inançlar bir bileşen değildir, DEM Parti'nin aslıdır"
Aleviler neresindedir? Hüseyin Başkan söyledi, Aleviler tam masanın kendisindedir. DEM Parti'de Aleviler diğer halklar ve inançlar bir bileşen değildir, DEM Parti'nin aslıdır. DEM Parti'nin kendisidir. Dolayısıyla o masada sadece Kürtler yok, Aleviler, halklar inançlar, emekçiler ezilenler hakkı hukuku yok sayılan herkes vardır. Bu konuda kaygılanmak yerine kamuoyundaki yalan yanlış tartışmalardan beslenmek yerine bu işi yürüten, esası olanların söylediklerine bence kulak vermek gerekiyor. Barış Alevisiz olur mu? Alevinin cemevleri ibadethane resmi statüsü kazanmazsa barış olur mu? Alevi katliamlarıyla yüzleşilmeden toplumsal barışı sağlayabilir miyiz? Dolayısıyla rahat olalım. Süreç hepimizindir. Bu süreç hepimizin hakları için yürüyor. Bu sürecin başarıya ulaşması halinde de hepimiz demokratik haklarımızla karşılaşacağız. Alevi'nin kimliği takılacak, anayasal güvence sağlanacak, demokratik, laik, özgürlükçü bir ülkede hep birlikte yaşayacağız.
"Bu süreci farklı şekilde yorumlama yerine en başta Aleviler bu sürece destek vermelidir"
Bu süreci farklı şekilde yorumlama yerine en başta Aleviler bu sürece destek vermelidir. Bekleyecek, duracak bu kargaşa, bu çatışma, bu savaş ikliminde üç yıl, beş yıl, on yıl önümüzü görmeden ne olacağını bilmeden binalarımıza çekilip ve bekleyecek halimiz yok. Başlamış bir süreç var, değerlidir, kıymetlidir. Bu süreci başlatan aktörün kendisi Öcalan'ın kendisi 'Aleviler bu işin merkezindedir, Aleviler olmadan bu barış, barış olmaz. Alevilerin eşit haklarını tanınmadığı bir demokrasi değil, başka bir şey de olmaz' diyor. Onun için lütfen tereddütle yaklaşmayalım. Bu toplumun, bu coğrafyanın en fazla katledilen, mağdur edilen inançları ve halkları olarak, emekçileri ve ezilenleri olarak her zamankinden daha fazla bir arada durmak ve bir sürece mesafeli yaklaşanları da ikna edip toplumsal bir basınç oluşturmak zorundayız. Alevi'nin olmadığı Kürtlerin sadece Kürtlerin masada olduğu bir süreçte emin olun hepimizin eli zayıf var. Bu konuda kaygılanmamıza gerek yok. Gerçek barış Aleviler ve toplumun tüm kesimlerinin kendini eşit yurttaş hissettiği ve kabul edildiği mümkün olduğu bir şekilde olacağını söylüyorum. Eşitlik olmadan barış olmayacak, Alevi olmadan barış olmayacak. Alevi canlarından bugüne kadar canları çok yandı. Dolayısıyla bu sürece destek vermelerini talep ediyorum."
Taşcıer: "Bizler 'Kabem insandır' demiş bir yolun yolcusuyuz"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer de şunları söyledi:
"Bugün Sosyalist İnternasyonel Toplantısı nedeniyle İstanbul'da olduğu için Sayın Genel Başkanımız burada olamadı ama kendisinin de selamlarını da iletmek isterim. Bugün burada sadece Alevi Bektaşi Federasyonu'nun genel kurulunu gerçekleştirmiyoruz. Hem geçmişi değerlendiriyor hem geleceği şekillendiriyor ve bundan sonraki süreçte de nasıl bir arada omuz omuza dayanışma içerisinde yol alabiliriz, onun değerlendirilmesini yapılıyor. İnancımız yüzyıllardır Anadolu topraklarında dünyanın dört bir yanında barışın, sevginin, hoşgörünün adeta temsilcisinin niteliğinde. Bizler 'Kabem insandır' demiş bir yolun yolcusuyuz. Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli'nin kadın erkek birdir muhabbetin dilinde şiarından Pir Sultan'ın direnişine Nesmi'nin cesaretinden nice erenlerin irfanı bizlere çağlar ötesinden seslenmekte. Bizler bu ulu çınarın köklerinden, İmam Ali'nin adaletinden, Ehl-i Beyt'in sevgisinden ve on iki imamın yolundan beslenen bir inancın mensuplarıyız. Cemlerimizdeki birlik ruhu, muhabbetlerimizdeki samimiyet ve insana verilen değer Alevi-Bektaşi öğretisinin temel direğidir. O yüzden baskı kurmaya, o yüzden 1400 yıldır zulümle abat olmaya çalışıyorlar. Ama gelin görün ki hala başarılı olamadılar ve başarılı olamayacaklar."
"Milli iradenin yok sayıldığı bir yerde toplumsal barıştan bahsedebilmek mümkün değil"
Ekrem İmamoğlu'nun yaklaşık 2 aydır tutuklu bulunduğunu hatırlatan Taşcıer, şöyle devam etti:
"Son günlerde içinde bulunduğumuz hukuksuzluk, milli iradenin gasp edilmesi artık ülkede iyiler ve kötüler arasındaki bir sınıflanmanın olduğunu bize çok net bir şekilde gösteriyor. 16 milyon İstanbullu'nun iradesiyle seçilmiş olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu yaklaşık 2 aydır hiçbir delil olmadan, hiçbir hukuki gerekçi olmadan adeta Silivri Cezaevi'nde tutsak ediliyor. Yine aynı şekilde bakın daha dün Ahmet Özer'in duruşması vardı. Ahmet Özer tam yedi aydır tutuklu. Suçu kimliği. Suçu barış üzerine Kürtlerin ve Türklerin kardeş olduğunu yazdığı makalelerin olması. Ama gelin görün ki bir taraftan barış söylemini dillerinden düşürmeyenler, bu ikircikli tutumlarıyla adeta bu toplumun umutlarına, barışı olan inancına en büyük darbeyi vuruyor. Biz şunu çok iyi biliyoruz.
Taşcıer'den Numan Kurtulmuş'a tepki...
Demokrasinin olmadığı bir yerde, milli iradenin yok sayıldığı bir yerde ne toplumsal refahtan ne de toplumsal barıştan bahsedebilmek mümkün değil. Ve bir sözde, Sayın Başkanım da ifade etti, Numan Kurtuluş'un sözünü ifade etmek isterim. Barış için görüşme yaparken savaşı atıfta bulunmak, savaşa güzellemeler yapmak, canların canını yakmak tarihin her döneminde zalim ya da zalimin ortaklarının işidir. İşte bunun için biz bu dili 1400 yıldır biliyoruz. Biz bu ayrımcılığa 1400 yıldır mazur kalıyoruz ama günün sonunda bu dili ve bu anlayışı reddettiğimiz için bugün hala aynı ötekileştirmeye maruz kalıyoruz. Ama şunu bilsinler ki ne bir adım geri atarız, ne inancımızdan, ne değerlerimizden bir adım dahi geri adım atmayız. Her şeye rağmen tüm olumsuzluklara, tüm hukuksuzluklara, tüm adaletsizliğe rağmen bizler barışa, güzel günlere, bir arada ortak yaşama inancına olan umudumuzla inanıyorum ki çok daha güzel günleri bir arada yaşayacağız ve bunun için de Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli'nin dediği gibi 'yeter ki bir olalım, diri olalım, iri olalım.'"