Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Yavaş, Doğal Yaşam Parkı'nı tanıttı
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Yavaş, Doğal Yaşam Parkı'nı tanıttı
İçeriği Görüntüle

(ANKARA) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Adalet Bakanı maalesef sistemin işleyişinde kendisine Adalet Bakanlığı rolü verilmiş, adaletin katliamına susan ve sessiz duran bir pozisyonda duruyor" ifadesini kullandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bugün NOW TV’de gazeteci İlker Karagöz’ün sorularını yanıtladı. Özel,  Karagöz’ün “Biz bunları niye yaşıyoruz” sorusuna karşılık şunları söyledi:

“Biz bunları CHP’nin normal yollarla bileğini bükemedikleri için yaşıyoruz. Biz bunları ülkenin gerçek gündeminin konuşulması noktasındaki motivasyonumuza cevap veremedikleri için yaşıyoruz. CHP, 31 Mart seçimlerinden büyük başarıyla çıktı. Devamında şöyle yapmadı: ‘Biz kazandık. Bundan sonra bizim dediğimiz olacak. Büyükşehirleri biz yönetiyoruz. Hadi bakalım AK Parti'den, MHP'den aldığımız belediyelerde bizim dönemimiz başladı’ deyip rövanşist anlayış göstermedi. CHP dedi ki ‘Bu gece, bu seçimin galibi CHP’dir. Kaybedeni yoktur. Bu seçimin kazananı bütün Türkiye'dir. Bu seçimdeki başarıyı bir zafer olarak değil, bir görev olarak görüyoruz.’ Ve o günden sonra CHP’li belediyeler, bu salonda yaptığımız ilk toplantıda ardından Sosyal Demokrat Belediyeler Eş Güdüm Konseyiyle orada belirlediğimiz bütün toplantılarda aldığımız ortak kararlar gereği vatandaşın yakıcı sorunlarına eğilmeye başladılar. CHP'li büyükşehir belediyelerinin seçildikleri günden sonra çok büyük bir memnuniyet oranı yakaladıklarını, bunun alt kırılımlarına bakınca çok ezber bozan işler çıktı. Halen öyle anketlerde.

“CHP artık düşük gelir seviyesinin partisi. Düşük eğitim seviyesinin; ilkokul, ortaokul mezunlarının da birinci partisi”

Bir ezber daha var: ‘CHP üniversitelilerden oy alır. İlkokul mezunundan alamaz. Eğitim seviyesi düştükçe CHP'nin oyu düşer. Gelir seviyesi yüksek yerlerden oy alır. Gelir seviyesi düştükçe CHP'nin oyu düşer.’ CHP artık düşük gelir seviyesinin partisi. Düşük eğitim seviyesinin; ilkokul, ortaokul mezunlarının da birinci partisi. Ve bu AK Parti’nin bir ezberini ve bir konforunu yerle bir etti. Hatta diyorlardı ya: ‘Eğitim arttıkça oyumuz düşüyor.’ Ezber şu: ‘Düşük gelir seviyesinden, yoksul mahallelerden, ev hanımlarından ve eğitim seviyesi düşük olanlardan aldığımız oy, bizi iktidarda tutmaya yeter.’ Yetmediğini gördüler. CHP bütün anket kırılımlarında olması gerektiği gibi; elbette üniversitelilerden de oy alıyor ama düşük gelir seviyelerinden ve ev hanımlarından inanılmaz oy alıyor. Bunun alt kırılımlarına baktığınızda kreşler, okula giden çocuklara yapılan beslenme yardımları, okullardaki su sebilleri, öğrencilere kırtasiye yardımları, Anne Kart uygulaması... Bunların hepsinin bir bütünü karşı tarafta şunu gösterdi: Böyle giderse iktidar elden gidiyor. Bu kadar. Meselenin özü bu.

“İşin özü vatandaştaki ‘CHP, belediyeleri yönettiği gibi gelsin, ülkeyi yönetsin’ algısının önüne geçmek”

CHP’li belediyeler 2024 yılında kazanıldılar, 2029’a kadar iktidardalar ve bu arada bir seçim yapılacak. Ve belediyelerin memnuniyeti partiyi yukarıya çekiyor. Ayrıca anketlerde bakılıyor, Erdoğan ile rekabet noktasında hem Ekrem İmamoğlu hem Mansur Yavaş, CHP’li belediyeler ki tanındığında, bakıldığında CHP’nin büyükşehir belediye başkanlarının tamamı fevkalade işler yapıyorlar ve bu iktidara tehditler. ‘Böyle giderse iktidar elden gidiyor’ dediler. Çünkü böyle gidecek. Millete hizmetten geri mi duracağız? Bizim arkadaşlarımızın başarısına karşı bir cümleyle hatırlayacağız. ‘Bunları biraz silkeleyin’ dedi Erdoğan. Sen neden rahatsız oluyorsun? Kreşten, okul yemeğinden, okulların önünde dağıtılan sıcak çorbadan, üniversitelilere akşamları dağıtılan yemekten... Bunları görünce ‘Silkeleyin bunları. Para kalmasın, hizmet edemesin.’ Önce buna giriştiler. Ardından bir baktık, siyasi bir kişilik olan, yani bakan yardımcısı olan Akın Gürlek'i İstanbul'a başsavcı yaptılar. Ve geldiği günden itibaren önce Esenyurt, Beşiktaş sonra İstanbul Büyükşehir Belediyeleri’ne (İBB) inanılmaz saldırı var. Bu yapılan işin özü CHP'li belediyeleri hizmet edemez noktaya getirmek. Vatandaştaki ‘CHP belediyeleri yönettiği gibi gelsin, ülkeyi yönetsin’ algısının önüne geçmek.”

“Adalet Bakanı'ndan beklentimiz adil olmasıdır”

Özel, “Adalet Bakanı'ndan beklentiniz nedir” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Adalet Bakanı'ndan beklentimiz adil olmasıdır, cesur olmasıdır. Adalet Bakanı, günde iki kez çıkıp ‘Türkiye hukuk devletidir’ diyor, içeri giriyor. Adalet Bakanı olmuş bir hukuk kuşu. Guguk kuşu var ya çıkar, saat başı söyler. Bu da olmuş hukuk kuşu. Çıkıyor dışarıya, ‘Türkiye hukuk devletidir’ diyor içeriye giriyor. Biz senden inisiyatif almanı bekliyoruz. ‘Soruşturmalarda hile var, soruşturmalarda haksızlık var, soruşturmalarda ikili hukuk sistemi var’ diyoruz ama Adalet Bakanı maalesef sistemin işleyişinde kendisine Adalet Bakanlığı rolü verilmiş, adaletin katliamına susan ve sessiz duran bir pozisyonda duruyor.”

Özel, "Sandığı kolay kolay getireceklerini görmüyoruz. Çünkü bu sandığı kolay kolay getirecek olsalar bu kadar hukuksuzluğa ve haksızlığa yeltenmezler. Ben dün Zeytinburnu'nda mitingdeydim. Dün gece yarısı geldik. Sabah erken saatlerde buradayız. Bu 4-9 Eylül haftasını konunun tüm taraflarıyla, Türkiye'nin kurtuluş reçetesini ortaya çıkarmak için çalışacağız" ifadelerini kullandı. 

"Sandığın adil olduğu konusunda zaten çok şüphe var"

CHP’nin bugün başlayan ve 9 Eylül'e kadar devam edecek kuruluş yıl dönümü haftası etkinliklerine ilişkin konuşan Özel, "81 ilde, 973 ilçede bu kürsüleri kurduk. Dedik ki arkadaşlarımıza, 'İlçeniz, ilinizde balıkçılık yapılıyorsa balıkçıların sorunlarını, tarım yapılıyorsa kiraz varsa kiraz üreticisinin sorunlarını, pamuk varsa pamuk üreticisinin sorunlarını, bir işyeri var sendikalaşma, örgütlenme sorunlarını yerinde konuşun, rapor edin, getirin' dedik" dedi. Özel, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

"Ayrıca başkent ölçeğinde sendikalar, meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri, bunların tamamıyla demokratik kitle örgütleri iletişim halinde olduk. Bunların hepsi toplandı ama halen daha eleğimize takılmayan sorunlar olabilir ya da vatandaşın birebir gelip anlatmak istediği, haberdar etmek istediği derdi olabilir. Onun için bir serbest kürsü, onun bir kaydı ve bunun üzerinden de bir çalışma yapacağız.

Sandık şundan dolayı kaçınılmaz: Bir kere siyaset meşruiyet işidir. Meşruiyetin tanımı var. Bir, adil bir sandıkla geleceksin yani yapılan seçimler özgür ve eşit olacak. İkincisi, hukuka uygun yöneteceksin. Şimdi sandığın adil olduğu konusunda zaten çok şüphe var. Bu referandumun mühürsüz oylar tartışmasından başlayıp gelen, son seçimlerde bile, örneğin Silahlı Kuvvetlerin değerli mensuplarını ömürleri boyunca hiç gitmedikleri ilçelere götürdüler, oy kullandırttılar. Ömürleri boyunca onlara hizmet etmeyecek bir belediye başkanını seçmek üzere ve o seçimin sonucunu etkilediler. Böyle işlere kalkıştılar.

Ama şunu unutmamak lazım: Seçimden beri kendileri hizmet etmedikleri gibi hizmet edene, geçmişte AK Parti’den, MHP’den kalan birikmiş, faizlenmiş SGK vergi borçlarının tahsilinden tutun da üzerimizdeki yargı tacizine kadar çok yolla bize de hizmet ettirmemeye çalışıyorlar. Ama millet çalışanla çalışmayanı, iyi niyetliyle kötü niyetliyi birbirinden ayırıyor.

"Yaşarken ENAG’a göre yaşıyoruz, zam alırken TÜİK’e göre alıyoruz"

AK Parti tarihinde ilk kez kurulduğundan beri yüzde 30’un altına düştü. AK Parti'de yüzde 28,4’lük bir oran kaydedildi. Biz de diyoruz ki 28,5’tan 29 almış birisi sınıfı geçemez. Bu ülkenin sizin yarattığınız önemli sorunları var. Nedir en birincisi? Türkiye yüzde 33’le Avrupa’da enflasyonun birincisi ki bu, TÜİK’in Tayyip Bey’i üzmeyen istatistik kurumunun rakamları yüzde 33, Avrupa ortalaması yüzde 2. Yani Tayyip Bey’e baksan veya iktidara yakın şeyler, enflasyon bütün dünyada var, Avrupa’nın da başının belası. Orada yüzde 2, bizde yüzde 33. Avrupa’da bir mal geçen sene 100 liraysa bu sene 102 lira oluyor. Bizde bir mal geçen sene 100 liraysa bu sene 133 lira oluyor.

Kimsenin inanmadığı, sokağı yansıtmayan enflasyon. Yaşarken ENAG’a göre yaşıyoruz, zam alırken TÜİK’e göre alıyoruz. Hatta TÜİK’e göre de TÜİK’in ölçtüğü enflasyona değil, beklenti enflasyonuna göre, yani hükümetin gönlünden geçen enflasyona göre. Enflasyon çarşıda yüzde 75-80, TÜİK’te 33, AK Parti’nin hayali 15. 15’e göre zam veriyor vatandaşa. Yüzde 15 zam alıyorsun, yüzde 80 zam görüyorsun. Türkiye, Zimbabwe’den sonra faizlerin en yüksek ikinci ülke ve gıda enflasyonunda dünya ortalamasının dört katında oldu.

"Bugün Türkiye kendine yeten bir ülke değil"

Küçük yaşımızdan beri bildiğimiz nedir? Türkiye dünyada kendi kendine gıdada yetebilen 7 ülkeden biri denildi. Bu rakamlar değişir, 10 olur, 5’e düşer. Ama bugün Türkiye kendine yeten bir ülke değil. Türkiye yurt dışından löp et ithal eden, süt tozu ithal eden, buzağı maması adı altında, yani o yasak olduğu için o şekilde süt tozu ithal eden, saman ithal eden, yurt dışından neyin hasadı geliyorsa onun Türkiye’ye giriş vergisinin sıfırlanıp Türkiye’deki üreticinin fiyatının düşürüldüğü, dışarıdan ucuz mal getirerek üreticiye hak ettiği paranın verilmediği bir ülke. Normalde gıda enflasyonunun Türkiye’nin dört katı olmasını beklersiniz. Biz menşei ülkeyiz. Buğday, fındık, ayçiçek yağı, zeytinyağı burada üretiliyor. Burada ucuz olması gerektiği halde dünyada bizden dörtte bir fiyat."

"İstihdam odaklı bir kalkınma projesini Cumhuriyet Halk Partisi meselenin başına koyuyor"

Özel, parti hedeflerine ilişkin sorusuna "Bugün Türkiye’de iki siyaset yarışıyor: Bir, umudu örgütleyenler; iki, korkuyu örgütleyenler" diyerek şu yanıtı verdi:

"Umudu örgütleyen tarafta biz varız. Bizim ortaya koyduğumuz umut nedir? 27 AB ülkesinde 13 milyon işsiz var. Türkiye’de 13,5 milyon işsiz var tek başına. 'Her dört gençten üçünün gözü yurt dışındayken gençler bir seçim daha beklemeye karar verdiler' demiştim. Biz gençlerin Türkiye’de hayal kurmasını, Türkiye’de umut etmesini örgütlemeye çalışıyoruz. Bizim 4-9 Eylül haftasının en temel çıktılarından bir tanesi, istihdam odaklı kalkınma projeleri. Herkesin gerçek anlamda istediği okulu okuyup, istediği mesleği tercih edip o meslekte mutlu olabileceği yarınlar. Bu kadar çok işsizin olduğu bir yerde kolay değil ama mümkün ve istihdam odaklı bir kalkınma projesini Cumhuriyet Halk Partisi meselenin başına koyuyor.

Neyi örgütlüyor? Umudu örgütlüyor. Bugün zaman zaman sizde de görüyorum sokak röportajlarında, diğer kanallarda. İnsanlara soruyorlar, pazara çıkmışlar, soruyor: 'Ne yapıyorsun?', 'Akşam yediyi bekleyeceğim, ucuzlayınca alacağım, bazılarını bedava veriyorlar bedava alacağım'. Umut ve korku örgütlenmesindeki rekabet şu: Er ya da geç seçim sandığı gelecek.

Bakın hiç gelmedi. 2 yıl 8 ay var. AK Parti’nin söylediği 2027’nin Aralık'ı diyorlar. İki sene sonra tam seçim atmosferindeyiz. Ama sanki gelecek sene sonuna doğru bir seçim olacak ama hiç olmasa iki sene sonra olacak, değil mi? Orada pusulalarda şu yer açacak: Bir tarafta emeklinin maaşı kendi geldiğinde bir buçuk asgari ücret olan AK Parti var. Şu anda asgari ücret 22 bin lira, emekli maaşı 16 bin lira. Biz diyoruz ki, 'asgari ücret 30 bin lira olmalı, emekli maaşı da asgari ücrete denk olmalı'. Pusula geldiğinde bir tarafta asgari ücrete eşit emekli maaşı alma umudu, bir tarafta geldiğinde bir buçuk asgari ücret olan emekli maaşını asgari ücretin yüzde 60’ına indirmiş olan AK Parti’nin ortaya koyduğu. Emekli, bir asgari ücret üzerinde emekli maaşına oy verecek. Asgari ücretli, bugün için bizim 30 bin 200 lira diye söylediğimiz asgari ücret umuduna oy verecek. Gençler, istihdam umuduna oy verecek. Yasaksız Türkiye, vizesiz Avrupa umuduna oy verecekler.

"Avrupa’nın vizesiz olduğu, Türkiye’nin yasaksız olduğu bir ülke umuduna oy verecek gençler"

Cumhuriyet Halk Partisi şimdiden birlikte üye olduğu 78 ülkenin her 3 ayda bir yaptığı toplantılarındaki karar metninde var. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefini destekliyoruz. Altında AB üyesi ülkeler, o ülkelerdeki iktidar, muhalefet partileri, bizim kardeş partilerimiz var. Cumhuriyet Halk Partisi gelirse iddia ile söylüyorum: İki, iki buçuk yıl içinde Cumhuriyet Halk Partisi önündeki bütün ev ödevlerini yapıp, ki bunların hepsi hem demokratikleşmeye, şeffaflaşmaya, iyi yönetime, insana değer vermeye, tüketici haklarına yönelik kazaların önlenmesine yönelik düzenlemeler, Avrupa Birliği’nin ve hukuka yönelik düzenler yapıp, 2-2,5 yıl içinde Avrupa Birliği’nin tam üyesi olmak için devasa bir adım atacak.

Bu adım atılırken Türkiye’ye bir anda demokratikleşen AB üyesi olacak. Düşünsenize, Türkiye’de bir şirket listesi alacaksınız. Bu şirket çok yakında AB üyesi büyük haline gelecek. Türkiye’ye oluk oluk sıcak para, yabancı yatırımcı, dışarıya kaçmış yerli yatırımcının paraları, Türkiye’de saklanan ya da başka yerlerde likitte tutulan paraların yatırıma döndüğünü görecek. Türkiye’de bir anda dünyanın gözünün odağında olan, yatırımların cenneti olmuş ve gerçek anlamda gelecek yüzyılı karşılayan, hem yeşil, sürdürülebilir bir kalkınma hedefini tutturmak için gayret gösteren kadroların ortaya koyduğu, böyle harıl harıl çalışan ve üreten, her gün demokratikleşen, her gün Avrupa’ya yaklaşan bir ülke olacak. Vize kapılarında bekleyip de Türkiye’nin en büyük utancı, elimizdeki pasaportun dünyanın bütün ülkeleri için vize kuyruğunda beklemesi, ikide bir de reddedilmesidir. O pasaportun bütün Avrupa’da bir kez doğrudan geçtiği, bütün dünyada itibarlı olduğu, Avrupa’nın vizesiz olduğu, Türkiye’nin yasaksız olduğu bir ülke umuduna oy verecek gençler.

"Bir tarafta zenginleşme, kalkınma, özgürlük umudunun pusulası, bir tarafta AK Parti’nin yasakçı zihniyetinin pusulası"

Öbür tarafta Cumhur İttifakı ne diyor? Bana oy verirsen konseri yasaklarım. Bana oy verirsen festivali yasaklarım. Bana oy verirsen belin gözüken bir kısa tişört giydiysen seni muayene ettirmem. Ne diyor Cumhur İttifakı’nın Diyanet İşleri Başkanı'nın yolladığı Cuma hutbesinde? Kadınlar erkekler kadar mirastan pay almamalı. Erkeğin payı 2 ise kadının payı 1 ise, kadına erkekle eşit miras verirsen kul hakkına girersin, erkek kardeşin hakkını yersin diyor. Tatil bölgelerine gidince istediğiniz gibi giyinemezsiniz diyor. Bir tarafta zenginleşme, kalkınma, özgürlük umudunun pusulası, bir tarafta AK Parti’nin yasakçı zihniyetinin pusulası. Bu referandumdan kaçıyorlar."

(SON)

Kaynak: ANKA