Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "‘Terörsüz Türkiye’ hedefimize ulaşmak için adımlarımızı atmayı sürdürüyoruz. Bu nihai hedef doğrultusunda ilerleme devam ediyor. Sürecin provokasyonlardan etkilenmemesi için de son derece dikkatliyiz. Hedefimizi sekteye uğratacak tüm sabotajlara ve yapılara karşı teyakkuz halindeyiz. Biz terörsüz bir geleceği inşa etmekte kararlıyız. Bölgemizde yaşanan hadiseler, bir kez daha attığımız bu adımın doğruluğunu ortaya koyuyor" dedi.
Erdoğan, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı dolayısıyla gerçekleştirdiği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ziyaretinin ardından uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Kıbrıs meselesinde iki devletli çözüm vizyonunun altını çizen Erdoğan, Güney Kıbrıs ile görüşme ihtimalinin bulunmadığını söyledi.
Kıbrıs'ta Türkiye’nin garantörlük görevini kararlılıkla sürdüreceğini belirten Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile görüşmelerinde iki devletli çözüm vizyonunun güçlendirildiğini dile getirdi.
Erdoğan, “ada halklarının eşitliği ve egemenliği olmadan hiçbir çözüm sürecinin kabul edilmeyeceğini” vurguladı. Erdoğan, ayrıca KKTC’de devam eden sağlık, ulaşım ve altyapı projeleriyle bölgenin kalkınmasının sürdüğünü aktardı.
Erdoğan, Rumların 1958’deki katliamların yıl dönümünde Güney Kıbrıs liderini ziyaret eden bazı KKTC siyasi partilerini “marjinal girişimler” olarak nitelendirdi. Erdoğan, “Onlar nasıl KKTC’yi bir devlet olarak kabul etmiyorlarsa biz de Güney Kıbrıs'ı bir devlet olarak kabul etmiyoruz. Dolayısıyla benim kitabımda onlarla böyle bir görüşmenin yeri yok” dedi.
“Kimse, Kıbrıs adasına sadece barış için gitmiş olan Türkiye’nin kahraman evlatlarına ‘işgalci’ diyemez”
Erdoğan, şunları söyledi:
“Kimse, aramızdaki bu gönül bağını zedeleyemez; Kıbrıs adasına sadece barış için gitmiş olan Türkiye’nin kahraman evlatlarına 'işgalci' diyemez. Kıbrıs Türk halkı, anavatan Türkiye’nin garantörlüğünü ve Ada’daki meşru varlığını tartışmaya açmaz bile. Tarihi gerçekler ve milli hafızamız ortadayken yapılan hainlik elbette Kıbrıs Türk halkı tarafından sandıkta cezalandırılacaktır. Rum tarafı şimdiye kadar çözüm istemediğini defalarca gösterdi. Onlar eşitlik ve adalet değil, Kıbrıs Türkünü kendi öz vatanında parya yapmak istiyorlar. Kimi şuursuzlar da buna açıkça çanak tutuyor. Kıbrıs’ta çözümün anahtarı iki devletli çözümdür, bundan da taviz yoktur. Türkiye’nin Kıbrıs politikası nettir, Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğini ve güvenliğini garanti altına almayan hiçbir sürecin içinde olmayız.”
“Suriye’nin bölgeyi 2 bin 500 kadar askeriyle kontrol altına alması söz konusu”
Suriye’deki ateşkes sürecine de değinen Erdoğan, geçici Cumhurbaşkanı Ahmed el- Şara’nın 'dik bir duruş sergilediğini' söyledi. Erdoğan, “Şu ana kadar herhangi bir tavizi de söz konusu değil. İsrail sürekli tüm bölgeyi ateşe atma gibi bir gayret içinde. Bu gayret karşısında ise Suriye'nin bu duruşuyla süreç, ihtiyatlı bir şekilde devam ettirildi. Suriye’nin bölgeyi 2 bin 500 kadar askeriyle kontrol altına alması söz konusu. Son atılan adımlarla da kontrolü sağlamış vaziyetteler. Böylece Güney’de bir hakimiyet tesis edilmiş durumda” dedi. Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Suriye halkı tüm kesimleriyle, geçmişte yaşadıkları acılardan ders çıkartıp, bu oyunlara gelmeyi kesinlikle düşünmüyor. Burada Dürzilerle diğer kesim arasındaki uzlaşıyı sağlamış vaziyetteler. Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara burada bana göre çok olumlu bir adım attı. Kendisiyle yaptığım telefon görüşmesinde bu duruşunu konuştuk. Kendisinden bizden talebi nedir, ne değildir bunları öğrendik. Kendilerine her türlü desteği vereceğimizi de söyledik. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, ABD'nin Özel Temsilcisi ve Dışişleri Bakanı ile sürekli görüşme halinde. Aynı şekilde MİT Başkanımız İbrahim Kalın ve Milli Savunma Bakanımız Yaşar Güler de muhataplarıyla görüşüyor. Bölgede son olarak bu 2 bin 500 kişilik hafif silahla donatılmış gücün Süveyda'ya gitmesine izin verildi. İki gündür Amman’da toplantılar devam ediyordu. Aşiret reisleri, Ürdünlüler ve ABD Özel Temsilcisi bizimle sürekli temas halinde. Süveyda’nın etrafı çevrilmiş durumda. Birliklerin içeriye girip girmemesine izin vermeyle ilgili bir problem var.
“İsrail'in bu istikrar projesini bozmasını dünyaya iyi anlatmak gerekiyor”
Şu anda Dürzilerin malumunuz üç kolundan ikisi son derece uyumlu olduğu halde kollardan biri İsrail ile hareket ediyor. Bunlar bozgunculuktan vazgeçmiyor. Bu nedenle içeride zaman zaman çatışmalar devam edebiliyor. İçeriye polis giremiyor, asker giremiyor, şehrin etrafındalar. En azından dışarından unsurların gelmesini engellediler. Amman’daki devam eden müzakerelerde sözünü ettiğimiz o bir Dürzi fraksiyon hariç taraflar, gönüllü olarak ateşkese uymaya ‘evet’ dediler. Suriye meselesinde aslında son derece yapıcı bir atmosfer oluştu. Bütün bir araya gelemeyecek aktörler, Suriye konusunda bir araya gelirken İsrail'in bu istikrar projesini bozmasını dünyaya iyi anlatmak gerekiyor. Biz, bunu anlattığımızı düşünüyoruz. Amerikalılar özellikle bu meseleyi biraz daha sahiplenmeleri gerektiğini anlıyorlar. Temel sorun tarafların birbiri arasında çatışma olması. Ama daha da büyük stratejik sorun, bu çatışmayı bahane ederek İsrail'in bölgeyi işgale kalkması. Zaten İsrail, bildiğiniz gibi bölgede istikrar olmasını istemiyor. Bütünleşik bir Suriye’nin kendisi için iyi olmayacağını düşünüyor ve bu türden provokasyonlara devam ediyor.”
“‘Terörsüz Türkiye’ hedefimize ulaşmak için adımlarımızı atmayı sürdürüyoruz”
Terörle mücadelede önemli bir adım atıldığını vurgulayan Erdoğan, silah bırakma sürecinin devam ettiğini, ilgili taraflarla görüşmelerin son aşamaya geldiğini aktardı. “‘Terörsüz Türkiye’ hedefimize ulaşmak için adımlarımızı atmayı sürdürüyoruz” diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bu nihai hedef doğrultusunda ilerleme devam ediyor. Sürecin provokasyonlardan etkilenmemesi için de son derece dikkatliyiz. ‘Terörsüz Türkiye’ hedefimizi sekteye uğratacak tüm sabotajlara ve yapılara karşı teyakkuz halindeyiz. Biliyorsunuz silah bırakma başladı. İlgili arkadaşlarımız gerekli takibi yapıyor ve temasları sağlıyor. Komisyon konusunda da görüşmeler, bildiğim kadarıyla, nihai aşamaya geldi. Yakında Meclis zemininde ilerlemenin yaşandığına şahitlik edeceksiniz. Biz terörsüz bir geleceği inşa etmekte kararlıyız. Hedefimize ulaşmak için ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı ve sonuçta nereye varacağımızı çok net bir biçimde biliyoruz.
“Bölgemizde yaşanan hadiseler, bir kez daha attığımız bu adımın doğruluğunu ortaya koyuyor”
Bölgemizde yaşanan hadiseler, bir kez daha attığımız bu adımın doğruluğunu ortaya koyuyor. Şu anda İmralı bu konuyla ilgili her türlü desteği verdi, veriyor. İşin bu boyutu çok çok önemli. YPG’nin duruşu her an her türlü değişkenliğe uğrayabilir. Bu yaklaşımın, bunların uzantısı olan SDG bakımından nasıl yansıyacağı da önemli.
Son gelişmelerde Suriye Cumhurbaşkanı Şara'nın duruşu, bunların olumsuz anlamda bir araya gelişini de bana göre ortadan kaldırmış vaziyette. Biz kararlıyız, Ahmed Şara'yı Suriye'de yalnız bırakmayacağız. Suriye'nin parçalanmasını istemiyoruz, Suriye’nin yeniden toparlanmasını biz ülkemiz için de olumlu görüyoruz. Çünkü Suriye'nin yeniden toparlanması bizimle olan münasebetlerini de olumlu istikamette etkileyecektir.
Ülkemizdeki Suriyelilerin ülkelerine gönüllü geri dönüşlerinin başladığını görüyoruz. Halbuki ‘dönmeyecekler’ diye bir ümitsizlik vardı. Şimdi gönüllü geri dönüşlere başladılar. Biz de gönüllü geri dönüşlerin hızlanması için her türlü desteği vereceğiz. Bu dönüşlerin hızlanmasıyla birlikte Suriye hızla normalleşsin, biz de güneyimizi sağlama alalım istiyoruz.”
“Türkiye’nin AB’ye üyelik müzakereleri hızlanmalı”
Türkiye’nin savunma sanayiindeki atılımlarını da değerlendiren Erdoğan, “Hedefimiz tam bağımsız Türkiye. KAAN, AKINCI, ALTAY, HÜRJET, ATAK, TCG ANADOLU gibi projelerle önemli mesafe kat ettik” dedi.
İspanya ile yeni bir uçak gemisi projesi için görüşmelerin sürdüğünü, İngiltere ve Almanya’dan jet uçak alımı konusunda olumlu sinyaller aldığını açıkladı.
"Türkiye’nin AB'ye üyelik müzakereleri hızlanmalı” diyen Erdoğan, AB'nin siyasi engelleri kaldırması gerektiğini belirtti. AB’nin Türkiye gibi dinamik bir üyeye ihtiyacı olduğunu söyleyen Erdoğan, Türkiye'nin tam üyeliğe hazır olduğunu ifade etti.
Gazze’de yaşananlar ve ateşkes görüşmeleri
Gazze’de yaşanan insanlık dramına değinen Erdoğan, İsrail’in “gözü dönmüş bir canavar” gibi saldırdığını söyledi. Ateşkes görüşmelerinde üç temel konuda uzlaşma sağlanamadığını belirten Erdoğan, rehinelerin serbest bırakılması ve ateşkesin kalıcılığı için uluslararası destek arandığını dile getirdi.
“Türkiye’nin sınav güvenliği konusunda ne kadar başarılı olduğunu cümle alem bilir”
İmam hatip okullarının akademik başarılarının giderek arttığını ve özellikle fen ve sosyal bilimler alanında başarılı olunduğunu ifade eden Erdoğan, “Bu durum da bazı kesimleri rahatsız etmiş görünüyor” dedi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
“İmam hatip okullarının akademik başarıları, özellikle fen ve sosyal bilimler alanında giderek artıyor. Bu durum da bazı kesimleri rahatsız etmiş görünüyor. Günlerdir yürütülen ahlaksız iftira kampanyasının tek bir açıklaması vardır; o da imam hatip düşmanlığıdır. Hakikaten yenilir yutulur bir şey değil. Bir insan bu kadar pişkince yalan söyleyemez. LGS’de bu kadar başarı sağlamış olan bu yavrulara niye hakaret ediyorsun? Şu anda Kartal Anadolu İmam Hatip’te, diğer imam hatiplerde bu kadar başarı grafiği yüksek olan bu yavruları, sen nasıl olur da böyle fotoğraf kareleriyle kalkıp hedef gösterirsin? Çok büyük bir terbiyesizlik. LGS’deki başarı grafiğinin herhangi bir yolsuzlukla izah edilmesi mümkün değil. 'Sağdan soldan destek verilmiş, şu olmuş, bu olmuş' hepsi yalan, hepsi bühtan. Yavrular, bileklerinin hakkıyla, zihinlerinin hakkıyla neticeyi elde etmiş olan çocuklarımız… Ama bakıyorsunuz, daha 12-13 yaşındaki masum yavruların emeklerine kara çalınıyor. Bakın bizim, 'toksik siyaset' derken kastımız tam olarak buydu.
Çamur at izi kalsın anlayışı ile siyaset yapılmaz; yapılsa da buna siyaset denmez. Rabbim annelerine, babalarına ve milletimize bağışlasın. Şunu da söylemek isterim: Biz sınav güvenliği konusunu son derece hassas bir şekilde ele alıyoruz. Türkiye’nin sınav güvenliği konusunda ne kadar başarılı olduğunu cümle alem bilir. Eğer bunların zerre kadar haysiyetleri varsa, tek yapmaları gereken çıkıp sosyal medyadan linç ettirdikleri o masum çocuklardan ve ailelerinden açıkça özür dilemeleridir. Yoksa bunlar müfteri olarak anılmaya devam edecektir.”