ABD’nin Venezuela’ya yönelik sertleşen söylemi Batı medyasında geniş yankı buldu. CNN ve The Guardian analizleri, Donald Trump’ın Maduro’yu devirmeye dönük baskı politikasının çıkmaza girdiğini ve her seçeneğin yüksek risk taşıdığını öne sürüyor.
Trump’ın Venezuela hamleleri Batı basınında mercek altında
ABD yönetiminin Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro’yu devirmeye yönelik girişimleri, uluslararası medyada yeniden tartışma konusu oldu. CNN ve The Guardian’ın yayımladığı analizlerde, Donald Trump yönetiminin Venezuela politikasının “stratejik bir açmaza” dönüştüğü değerlendirmesi öne çıkıyor.
Her iki analizde de Washington’ın Maduro karşısında ilerleyemediği, Trump’ın tehditkar söylemlerinin eylemle desteklenmediği ve bunun ABD yönetimine dair “otorite zafiyeti” algısı yarattığı vurgulandı.
CNN: “Trump kendini köşeye sıkıştırdı”
Stephen Collinson tarafından kaleme alınan CNN analizine göre, Trump’ın Venezuela politikasındaki sert söylem giderek riskli hale geliyor. Maduro’nun Washington’ın baskılarına rağmen iktidarda kalmaya devam etmesi, Trump’ın söylemlerini “boş tehdit” gibi gösteriyor.
Analiz, Trump’ın önünde iki temel seçeneğin bulunduğunu belirtiyor. İlk seçenek, askeri güç kullanılması ve bunun ABD’yi dış bir çatışmaya sürüklemesi. İkinci seçenek ise geri adım atılması ve bunun Trump’ın hem iç politikada hem uluslararası arenada zayıf görünmesine yol açması.
CNN’in yorumuna göre Maduro’nun iktidarda kalması, Trump’ın caydırıcılığını ciddi şekilde aşındıracak. Analizde ayrıca, Trump yönetiminin Venezuela’da “dost bir hükümet” oluşturarak göçmen dönüşü ve ABD şirketlerine petrol ile maden anlaşmaları sağlama beklentilerinden de söz ediliyor.
The Guardian: “Tam gaz tehdit, çıkış yolu yok”
Robert Tait’in The Guardian’da yayımlanan analizinde, Trump’ın Maduro’ya doğrudan telefon açarak “ülkeyi terk et, kendini kurtar” şeklinde ültimatom verdiği hatırlatılıyor. Ancak bu sert çıkışın Maduro’nun tutumunu değiştirmediği, aksine Trump’ı daha da sıkıntılı bir pozisyona sürüklediği ifade ediliyor.
Guardian analizine göre Trump yönetiminin Venezuela politikasında, bir dönem müzakere zemini arayan eski elçi Richard Grenell yerine daha sertlik yanlısı isimlerin, özellikle de ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun etkisi arttı. Bu değişimin tansiyonu yükselttiği belirtiliyor.
Tait, Maduro’nun ABD’ye petrol ve maden erişimi teklif etmesine rağmen Washington’ın çatışma eğiliminden vazgeçmediğini yazıyor. Venezuela meselesinin Trump açısından “ilk başkanlık döneminden kalan yarım kalmış bir dosya” olduğu ve uyuşturucu, göç ile Çin rekabeti gibi hassas başlıklarla kesiştiği için Trump’ın geri adım atmaktan uzak durduğu aktarılıyor.
