Bolu Kartalkaya’da bulunan Grand Kartal Otel’de 78 kişinin yaşamını yitirdiği yangında 8 yakınını kaybeden avukat Yüksel Gültekin, "Ben evlatlarımın mezarını günde iki kere ziyaret ediyorum. Bizim elimiz Turizm Bakanı’nın yakasında. Ne bu dünyada bırakırız ne ahirette bırakırız. Biz yemeyeceğiz, içmeyeceğiz, Turizm Bakanı yatında iki tane çocuğuyla, hanımıyla beraber Yunan adalarında fink atacak, öyle mi?" dedi.

Grand Kartal Otel’de 21 Ocak’ta meydana gelen 78 kişinin yaşamını yitirdiği, 133 kişinin yaralandığı yangına ilişkin 19’u tutuklu 32 sanığın Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmasına devam edildi.

Müştekiler ve avukatları duruşmanın ardından gazetecilere açıklama yaptı.

Danıştay 9. Daire Başkanı Abdurrahman Gençbay, zorlu bir sürecin ilk etabının tamamlandığını belirterek, şöyle konuştu:

"‘İyilik iyidir’ sözüyle başlamıştık, Ali Sürmeli'den bir alıntı. Anadolu'nun bir köyündeki mezarın taşına yazan bir sözdü. Hayatın anlamını içeriyordu. ‘Bu dava iyilerle kötülerin davası’ demiştik. Organize bir kötülükle karşı karşıyaydık. Organize bir kötülükle mücadele ediyorduk. Öylesine organize bir kötülüktü ki bu, zincirin bir halkası kopsa kötülük ortaya çıkmayacak. O yüzden buna ‘organize kötülük’ demiştik. Bu kötülüğün içerisinde işletme sahipleri vardı, belediye görevlileri vardı, İl Özel İdaresi görevlileri vardı, Turizm Bakanlığı yetkilileri vardı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkilileri vardı ve görev yapan valiler de vardı. Mahkeme bu anlamda eksik başladı ama gelinen noktada öncelikle bugüne kadarki süreci yöneten soruşturma aşamasında Sayın Başsavcı ve savcılara ve 10 günü aşkın bir süre, zannedersem bir rekordur bu, belki gün olarak değil ama duruşma saati olarak bir rekordur, ilk dakikalarından itibaren insicamını hiç bozmadan adil, dürüst, tarafsız ve yansız bir yönetim sergileyen, adil yargılamanın nasıl olması gerektiğini tüm dünyaya gösteren bir heyetle karşı karşıyaydık."

Gençbay, mahkeme heyetine sonsuz şükranlarını sunduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Ama dedim ya eksik başladı yargılama. Eksikliğin bir tarafında Turizm Bakanlığı var, bir tarafında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı var, bir tarafında da bu bölgede görev yapmış valilerle ilgili soruşturma talebimizi incelemek üzere İçişleri Bakanlığı var. Bu taleplerimizin arkasında olacağız. Bu taleplerimizi takip edeceğiz.

"4483 sayılı kanunun amacı suçu ya da suçluyu korumak değildir"

Turizm Bakanlığı ve Turizm Bakanı bütün delillere rağmen soruşturma izni vermeme kararı aldı. Hem de bir kez değil, iki kez soruşturma izni vermeme kararı aldı. Henüz Çalışma Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığından bir karar çıkmadı. Turizm Bakanlığının soruşturma izni vermeme kararında süreç devam ediyor. Ama şuna çok kısa değinmek istiyorum; yargıya müdahale şeklinde de algılanmasın. 4483 saylı kanunun amacı suçu ya da suçluyu korumak değildir. Kamu görevlilerini anlamsız ya da dayanaksız ithamlar karşısında hem rencide etmemek hem de dayanaksız iddialarla mahkemeleri meşgul etmemek anlamında getirilmiş olan bir filtreleme sistemidir. Bunun amacı suçluyu korumak değildir. Bunun amacı suçu da örtbas etmek değildir. Gelinen noktada 78 canın gittiği, binlerce canımızın yandığı bir olayda hiç kimse buradaki iddiaların hafife alınması gerektiğine değinerek soruşturma izni vermeme kararı veremez. Bilirkişi raporunda, savcılık iddianamesinde ‘birinci derece Turizm Bakanlığı sorumludur’ derken ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı kendi alanıyla ilgili soruşturma izni vermeme kararına itiraz edip, Bakan Yardımcısı hakkında soruşturma izni verilmesi için Danıştay Birinci Dairesine müracaat ederken, Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma izni verilmesi için Turizm Bakanlığına müracaat ederken, Turizm Bakanı sözde tayin ettiği iki müfettişle birincisinde 25 sayfalık, ikincisinde 40 sayfalık ama içeriği tamamen aynı olan rapora dayanılarak soruşturma izni vermeme kararı verdi. Bunu kamuoyunun takdirine bırakıyorum.

"Bu davadan sonra artık her şey daha farklı olacak Türkiye için"

Bu organize kötülük burada sonuçlanmak zorunda. Yani içeride de söyledim, ‘Bu iyilerle kötülerin mücadelesi’. Sayın Cumhurbaşkanı bunu Danıştayın 157. kuruluş yıl dönümünde genel kurulda söylediğinde hepimiz alkışladık. Çok güzel bir şey söyledi. Dedi ki, ‘Toplumda cezasızlık algısını yıkacağız. Bununla ilgili önlemlerimizi aldık. Yapanın yanına kar kaldığı algısını toplumdan söküp atacağız’. İşte bu dava bunun tecelligahı olacaktır. Turizm Bakanının engellemelerine rağmen bunun tecelligahı olacaktır. Bu davadan sonra artık her şey daha farklı olacak Türkiye için. Ve o zaman biz diyeceğiz ki ‘Bizim canlarımız boşuna yanmamış olacak’. Bizim çocuklarımız boşuna ölmemiş olacaklar. Artık Türkiye'de bu davadan sonra, inanıyorum bu adil yargılama sonunda yüreklere su serpecek, vicdanlara hitap edecek, toplum vicdanında yerini alacak bir karar çıkacaktır. Hiç tereddütümüz yok, hiç şüphemiz yok. Ve o karar çıktıktan sonra da artık sorumluluk mevkisinde olanlar o sorumluluğunun bilinciyle hareket edeceklerdir.

"Para hırsının bir insanı ne kadar insanlıktan çıkardığını görüyoruz"

Gerçekten içeride görünce dehşete kapılıyorsunuz. Para hırsının bir insanın ne kadar insanlıktan çıkardığını görüyoruz. Bir aile düşünün ki insan hayatını tamamen ötelemiş, hiçbir şekilde dikkate almamış bir yönetim tarzıyla, tamamen para kazanma hırsıyla yapmış olduğu bir organize kötülüğün mimarı olarak, yapmış olduğu faaliyet sonucunda geldikleri nokta gerçekten içler acısı bir durum. Onun için bu dava, bu insanlara da bir ders olacak. Artık bundan sonra işletme sahipleri de insan hayatını önceleyen yatırımlar yapacaklar. Ona göre yönetim tarzı geliştireceklerdir. Bu nedenle bu davadan beklentimiz çoktur."

"8 çocuğu şehit edilen bir babayım"

Yangında 8 yakınını yangında kaybeden avukat Yüksel Gültekin de "bu elim faciada cinayet şebekesi tarafından sekiz tane çocuğu şehit edilen bir baba olduğunu" belirterek, şunları söyledi:

"Üç husus var. Öncelikle mahkeme heyetine ve savcılığa teşekkür etmek istiyorum. Burada sabırla mahkeme heyeti… Yani kolay değil, yoğun bir gündemle Türkiye’nin gözü önünde olduğu bir yargılamanın ilk celsesini ben başarıyla tamamlandığını düşünüyorum. Biz burada sayın savcılığın talep ettiği iki şahısla ilgili tutuklama kararının verilmesini talep ettik. Sayın mahkeme şu an bunu değerlendirmede, ileriki aşamalarda değerlendireceğini tahmin ediyorum.

Bir hususun altını çizmek istiyorum. Bunun, sonuç itibarıyla kamuoyunun sürekli şekilde canlı ve gündemde tutulması gereken bir mesele olduğunu düşünüyoruz. Yalnızca 78 canımız için değil. Sonuç itibarıyla hakikaten yargılamayı seyreden, biz canlarını kaybetmiş aileler olarak zor tahammül gösteriyoruz. Ama eğer yargılamayı seyreden arkadaşlar sonuç itibarıyla burada organize bir kötülük ve organize bir cinayet şebekesi olduğunu çok açık bir şekilde görmüşlerdir.

"Kibrit çaksanız alev alacak bir pozisyonda otel"

Bakın burada bir çürümüşlük var. Yalnızca para hırsına bürünmüş ailelerin çürümüşlüğü yok. Burada İl Özel İdaresinin sonuç itibarıyla 13 Aralık’ta müracaat edildiği söyleniyor, ama 13 Aralık’ta müracaat edilmedi, 13 Ocak’ta müracaat edildi şeklinde kayıtlar düzeltiliyor. Bunu nereden anlıyoruz? Çünkü bu aşamada denetime gidiliyor. Burada belediyenin inanılmaz bir şekilde ihmali söz konusu, tespit ediliyor. On kriter üzerinden dokuz tanesinin olmadığı tespit ediliyor. Yani neredeyse kibrit çaksanız alev alacak bir pozisyonda otel. Ama sonra devreye kim giriyor? Kimler giriyor? Yani sonuç itibarıyla böyle ciddi bir kararı basit bir itfaiye eri, o gün izin kullandığını söyleyen itfaiye müdürü, sonuç itibarıyla önüme evraklar geldi ama ben şekli üzerinden bakarım diyen çapsız belediye başkan yardımcısının sonuç itibarıyla bu meselede karar vereceğini düşünmüyorum.

"Kültür Bakanlığı bürokratları soruşturma izni vermemişlerdir"

Bu mesele kesinlikle savcılık tarafından derinleştirilmeli, biz de derinleştireceğiz. Sonuç itibarıyla bu belediye ile bu ailenin otelleri arasındaki ilişki ortaya çıkmalı. Yani kimler gider buraya? Bu belediye başkanının sık gittiği bir otel midir? Belediye organizasyonlarının sık yapıldığı, bu organizasyonların gerçekliğinin altında fiyatlandırıldığı bir otel midir? Bu belediye meselesi çok önemli, yerel yönetimler meselesi çok önemli. Böyle kısa açıklamalarla geçebilecek bir husus değil maalesef. Bugüne kadar bu mesele oldu. Belediye başkanı hâlâ ortada yok. Şehrin belediye başkanı ortada yok. Yani bir kere bile duruşmaya gelmedi. Bakıyorum çeşitli konularda kuşlar, böceklerle alakalı demeçleri yer alıyor. Nerede şehrin belediye başkanı? Şehrin belediye başkanı böyle bir olayda bize sahip çıkmayacak, şehrinde dünya sıralamasına girecek bir facia meydana gelmiş, bugün burada olmayacak da nerede olacak? Bunlardan pis kokular geliyor burnumuza. Bu meselenin aydınlatılacağına inancım tamdır. Bu hususta da hadise derinleşecektir. Kültür Bakanlığı bürokratları soruşturma izni vermemişlerdir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bürokratları da altı aydan beri meseleyi oyalamaktadırlar.

Çok açık ve net söylüyorum, ben bu ülkeyi merhametli, güzel yürekli, adil insanların yönettiğine inanıyorum. Bütün mesele, bütün çıplaklığıyla bu meseleyi Cumhurbaşkanı ve danışmanlarının duymadığıdır. Neticede gizlendiğidir. Ama bu ortaya çıktığında, gazetedeki çocuklara, Suriye’deki çocuklara gözyaşı döken Cumhurbaşkanımızın 78 tane evladımızın diri diri yanmasına izin vermeyeceğini, sorumlular hakkında mutlaka bu yolların açılacağını bütün samimiyetimle ve kalbimle inanıyorum. Hiç şüphem yoktur."

Bir basın mensubunun, tutuksuz yargılanan itfaiye eri İrfan Acar'ın tutuklanmasına yönelik mahkemenin kararını nasıl değerlendirdiğine sorması üzerine Gültekin, şu yanıtı verdi:

"Şimdi ortada somut bir gerekçe olmadan kimseyi suçlamak istemiyorum ama burada hepsini hepiniz seyrettiniz. Belediye kısmında tam bir alicengiz oyunu söz konusu. Diğer hususlarda da farklı değil. Ama bu bölümün netice itibarıyla ev hapsine alınması abesti. Yani olası kastla yargılanan, çok ağır bir cezayla yargılanan bir şahsın, çünkü İrfan Bey olası kast ile yargılanıyor, ev hapsine alınması zaten abesti. Ben buradaki tüm suçların net bir hukukçu olarak olası kastla cezalandırılacağına inanıyorum. Diğerlerinin de yani tutuklu olmayanların da şu an nasıl tutuklanmadıklarıyla ilgili de mahkemeye saygı duyuyorum ama ciddi bir hayreti de içimde taşıyorum."

"'Kaçın' denseydi bütün canlılar kurtulacaktı"

Tutuklu sanıklardan mutfak çalışanı Faysal Yaver'in, adli kontrol tedbirleriyle serbest bırakılmasına ilişkin soruyu Gültekin, şu şekilde yanıtladı:

"Muhtemelen yangının çıkış saati ile ilgili çok spesifik şeyler var. Tanıklar var, orada bulunanlar var. Bunun 02.45 civarına çıktığını söylüyorlar. Evladım, 'Baba beni kurtarın' diye aradığında saat 03.40'tı. Yani uzun süre devam eden bir yangın var. 'Kaçın' denseydi, tüm canlılar, bütün canlılar kurtulacaktı. Yani iki tane arabayı, üç tane şeyi kurtaralım diye, evlatlarımızın öldürülmesini doğru bulmuyoruz. Bununla ilgili itirazlarda bulunacağız."

TKP Genel Sekreteri Okuyan: "Lozan tartışılmaya açıldığı andan itibaren bu bölgede savaş demektir"
TKP Genel Sekreteri Okuyan: "Lozan tartışılmaya açıldığı andan itibaren bu bölgede savaş demektir"
İçeriği Görüntüle

Facianın yaşandığı otelin sahibi Halit Ergün'ün damadı ve otelin genel müdürü olan tutuklu sanıklardan Emir Aras'ın, tahliyesini talep etmemesine lişikin soruya ise Gültekin, "Bunlar küçük şovlardır. Emir Aras'ın dışarıda olsa bile yürüyecek yüzü mü var? İnsanlıktan nasibini almamış bir adam. Yani neredeyse karısının bir makyaj yapmadığı eksik kaldı. Eksik ortada, ne duman var ne yangın var. Yani gemiyi terk eden fareler gibi sıvışmadan 'yangın var' diye bağırsa hepsi kurtulacak" yanıtını verdi.

"Bizim elimiz Turizm Bakanının yakasında"

Kültür ve Turizm Bakanı, Etstur sahibi Mehmet Nuri Ersoy hakkında suç duyurusunda bulunulması, Ersoy'un Turizm ve Kültür Bakanı olarak tanık sıfatıyla dinlenmesi taleplerinin reddedilmesine ilişkin soruya ise Gültekin, şu yanıtı verdi:

"Bugün reddedilir. Bu ülke enteresan bir ülkedir. Yarın tekrar talep ederiz, reddedilir. Ama inanın ki göreceğiz hep birlikte, biz yılmayacağız. Şöyle bir mesele zannediliyor; bizim enerjimiz biteceği zannediliyor. Biz zaten 78 canın ailesi uyumuyoruz, yemiyoruz, içmiyoruz. Ben evlatlarımın mezarını günde iki kere ziyaret ediyorum. Bizim elimiz Turizm Bakanının yakasında. Ne bu dünyada ne öbür dünyada. Yiğit Bulut 53 yaşında vefat etti. Turizm Bakanı kaç yaşında? Ölüm var ya, ölüm. Ne bu dünyada bırakırız ne ahirette bırakırız. Biz yemeyeceğiz, içmeyeceğiz. Turizm Bakanı yatında iki tane çocuğuyla, hanımıyla beraber Yunan adalarında fink atacak, öyle mi? Biz buna tahamül göstereceğiz, öyle mi?"

Kaynak: ANKA